“Soykırım demeli mi, dememeli mi? Denmeyecekse ne demeli” laf
yarıştırması ve böylece “Boşverin adını, 1915’te ne oldu” sorusunun
bilinçli olarak ıskalanması umarım geçen haftada kaldı ve yeniden
başlaması için bir yıl filan geçecek...
Alametlere bakılırsa yeni tartışma konumuz “demokratik özerklik”
olacak. Milli hisleri güçlü kimileri için bu cafcaflı terim aslında
Türkiye’yi bölüp Güneydoğu’da özerk bir yönetim oluşturmak isteyen
Kürt siyasal hareketinin bir perdeleme çabası. Aynı zihniyet kuşku
duymaksızın ekliyor: Özerkliğin ardından da bağımsız Kürt
devletinin geleceği besbelli...
Herhalde böyle söyleyenlerin bir bildiği vardır. En azından benim
beceremeyeceğim derinlikte analiz yapma yetilerine sahiptirler.
Bense dileyen “demokratik özerklik” desin, dileyen “yerel
yönetimlerin güçlendirilmesi” demeyi yeğlesin, dileyen “Ankara
biraz kenara çekil hele” anlamına gelecek kendi terimini üretsin
demekteyim ve demokratik özerklikten ne anladığımı açıklamaya
niyetliyim. Demokratik özerklik terimi yerine yukarıda saydığım
seçeneklerden herhangi birini de yerleştirebilirsiniz.
Buyrun!