Kendi mi buldu her biri “harika çocuk” olan danışmanlarından
biri mi akıl verdi, konuşmalarını yazan bir akıldane mi söyletti
bilmiyorum. Ama o ayıplı lafı pek sevdi. Benim hatırladığım birkaç
hafta arayla üç kez tekrarladı. Sonuncusu Atatürk Havalimanı’nda
IŞİD’e kurban verilen 45 kişinin yasını tutmak üzere düzenledikleri
Osmangazi Köprüsü’nün açılışında keyifle göbek atan taraftarlarına
seslenirken dile getirdi:
- Kanla sulanmayan toprak tarladır, tarla!..
Toprağı kanla sulayınca tarladan vatan’a terfi ettiren o kafaya
sormak isterim:
23 yıl önce bugün Sivas’ta Madımak Oteli’nde 35 yurttaşımız
yakılarak öldürüldü. Yakanlar salyalı tükürükler eşliğinde tekbir
getirdiler. (Herhalde Allah’ın çok gücüne gitmiştir, böyle kulları
olduğu için utanmıştır.)
Bu durumda Sivas’taki toprak vatan mı oldu?
Yoksa soru yanlış mı? Öyle ya orada kan dökülmedi, toprak kanla
ıslanmadı, insanlar yakıldı.
Öyleyse, o kafaya göre Madımak sayılmaz!..
Peki, 1978 yılının son günlerinde Kahramanmaraş’ta 111 Alevi
yurttaşımız öldürüldü. Bıçakla, mermiyle, satırla...
Yani kan döküldü. Maraş toprağı kanla sulandı ve böylece bir kere
daha vatan’a mı terfi etti?
Yoksa o da mı sayılmaz.
Öyle ya Kahramanmaraş’ın Bağlarbaşı Camii imamı Mustafa Yıldız
cankırımından bir gün önce, cuma vaazında, “Oruç tutmak namaz
kılmakla hacı olunmaz, bir Alevi öldüren beş sefer hacca gitmiş
gibi sevap kazanır” buyurmuştu.
Evet, evet, o kafaya göre Kahramanmaraş’ta akan kan da toprağı
vatan’a terfi ettirmez...
Taa 1969’a gitsem. 16 Şubat günü Taksim’de emperyalizmi protesto
eden sosyalistlere, yurtseverlere Gezi’de cihat namazı kılıp bıçak,
sopa ve satırlarla ve “Ya Allah bismillah Allahuekber” naralarıyla
saldıranlar da can almış, kan akıtmışlardı.
Taksim toprağı (Asfaltın altındaki topraktan söz ediyorum) böylece
vatan mı oldu?
Galiba yine yanıldım. Orada kanı akıtılan; canı alınanlar Allah’sız
komünistler, sosyalistler, yurtseverlerdi. Onlara saldıranların bir
tekinin bile burnu kanamadı ki!
Demek ki Kanlı Pazar da sayılmaz.