Az daha “CHP ne akla hizmet seçim hükümetine girmez”
başlıklı bir Tırmık yazacak; CHP’ye fena halde
yüklenecektim.
Öyle ya seçime kadar işbaşında kalacak ve görevi seçim güvenliğini
sağlamakla sınırlı bir hükümet niye AKP takımına bırakılsın;
yapılabilecek bin bir seçim hilesi için istemeden de olsa AKP’ye
yeşil ışık yakılsın?
Kaldı ki ömrü birkaç ay sürecek böyle bir hükümette yer
almak pek keyifli de olabilirdi.
Örneğin “Bu memleketi aslında ben yönetiyorum, başbakan değil”
havası basmak için olur olmaz zamanlarda hükümet toplantısına
başkanlık eden ve toplantıyı Beştepe’de toplamak isteyen zatın
çağrısına CHP’li ve HDP’li bakanlar uymayıverir ve Beştepe’nin
yolunu bulmayıverirlerse çok gülmez miydik?
Keza seçim kampanyası başladığında yine kürsülere çıkıp 400
milletvekili dilenmeye kalkana karşı, hükümetin yetkili bakanı
olarak valilere “Memurlarınızı, öğrencileri filan miting
meydanına yollamaya kalkarsanız, anında görevden alınır,
merkez valisi yapılırsınız. Ondan sonra artık Ankara’da bir
odada gazetelerin çapraz bulmacalarını
çözersiniz. Haberiniz ola” dense çok matrak günler, morarmış
yüzler görmez miydik?..
İşte tam bunları söyleyen ve CHP’yi dostça hırpalayan
bir Tırmık yazacaktım.
Araya başka ve yakıcı konular girdi, yazmadım.
İyi olmuş; isabet olmuş…
CHP’nin -bence yanlış- tercihinden hayır doğdu, keyif doğdu. Şimdi
kravatlı mollalar cephesini HDP ile aynı hükümette yer alma
korkusu, paniği sardı. 6 milyon seçmen yurttaşın oyunu almış bir
partiyi sürekli “terör yuvası, terör suçlusu” gibi göstermek
için ellerindeki bütün medya olanaklarını hunharca kullanan AKP,
şimdi o parti ile aynı hükümette bir araya gelmek zorunda…