AKP Reisi seçim kampanyası için devletin (partisinin değil
devletin) bütün olanaklarını pervasızca kullanarak ülkeyi
dolanıyor, miting alanlarında prompter destekli kürsülerden
toplayabildiği kadar kalabalığa sesleniyor, yağıyor, gürlüyor,
atıyor tutuyor.
Bazen fazla atıyor. Günlerdir sosyal medyada “Zondulgaklılar... Tek
parti döneminde öğrencilik yapan Reis... Kıraathane, beleş kek,
bedava çay...” üstüne Gezi günleri mizahını gölgede bırakacak
“mavra” döndürülüyor.
O kadar ki rivayete göre Zaytung tayfası “Bu kadarı bizi aşıyor
abi, seçime kadar tatile giriyoruz” deyip geçici bir kepenk indirme
eylemi düşünüyorlarmış...
Ben de bundan uzak kalamadım. Günlerdir Tırmık’ı mizah denizinin
kıyılarında dolaştırmaya çabalıyorum.
*** Sonra...
Sonra Reis, partisinin Kocaeli mitinginde konuştu.
Haber yazıişleri masasına düştüğünde irkildim ama şaşırmadım.
Ancak utandım. Çok utandım...
Ülkem adına utandım. Şöyle ya da böyle bu ülke seçmeninin neredeyse
yarısından oy almış, “Cumhurbaşkanlığı” koltuğuna oturmuş bir
siyasetçinin ağzından 21. yüzyılın 18. yılında böyle bir cümle
çıktığı için utandım.
Hatırlayın...
Kocaeli mitinginde Reis, iktidarını önleyebilecek en kilit siyasal
güç gördüğü HDP’nin hapisteki eşbaşkanı Selahattin
Demirtaş’a çoğu (hatta neredeyse tümü) yanlış ve yalan
iddialarla yüklendi.
Tek tek saymayacağım. Bir örnek yeter.
Reis, Demirtaş’ı karalamaya çabalarken 7 Haziran 2015 seçimleri
sonrasında Kobani olaylarının patlak verdi...