Bu yazı Vezneciler’de 11 yurttaşımızın can verdiği, 36 yurttaşımızın kimileri ölümüne yaralandığı gün yazılıyor. Kalleş saldırıyı üstlenen örgüt henüz belli değil. Ama belli olsa da bu yazı değişmeyecek. Önce yazının başlığı üstüne birkaç cümle: Kürt siyasal hareketi deyimini yeğlemeyi doğru buluyorum. PKK ayrı, TAK ayrı, HDP ayrı, DBP ayrı, Kandil ayrı, İmralı ayrı anlamına gelen iddiaları, yaklaşımları kanımca bir yana bırakmak gerek. Bunların tümü “Kürt siyasal hareketi”ni oluşturuyor; her biri Kürt siyasal hareketinin bileşeni olarak işlev görüyor. Çok eskilere, Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar geriye gitmeden söyleyelim. 70’li yıllara kadar Kürt siyasal hareketleri paramparça, irili ufaklı örgüt ve örgütçüklerden oluşuyordu. Ortak noktaları Türkiye solunun bütün renklerinin Kürt illerindeki yansımalarıydı. Kimi Marksçı, kimileri Marksçı-Leninci, kimileri Marksçı- Leninci-Maocu, kimileri ulusal kurtuluşçu çizgilerde ideolojik yörüngeleri olan örgütlerdi. Sonra PKK çıktı. 1974-1978 arası Kürt illerindeki sol örgütlerden biri olarak bilindi, “Apocular” diye anıldı ve çok da önemsenmedi. Kasım 1978’de Lice’de toplanan 1. Kongresi ile PKK (Kürdistan İşçi Partisi) adını aldı, “Leninci parti modeli”ne uygun (Merkez komite, politbüro, genel sekreter vb.) bir örgütlenme modelini benimsedi ve mücadele yöntemi olarak da silahlı mücadeleyi seçti. 12 Eylül Türkiye’nin üstünden silindir, Türkiye solunun üstünden kanlı bir silindir olarak geçti.