Pes ettim...
Televizyonu kapattım, gazetelerin ilk sayfalarına şöyle bir baktım,
sonra da hiçbir köşe yazısı okumadan dürüp bir kenara
attım.
O ne öyle?
Doğmadık çocuğa don biçer hesabı, olası koalisyon seçenekleri
üstüne ince ağır ahkâm kesenler mi istersiniz; sandıktan yeterli
iskemleye sahip CHP - HDP koalisyonu çıkmış gibi zil takıp
oynayanlar mı?
13 yıldır ele geçirdiği iktidarın siyasal ve ille de ekonomik
olanaklarından patlayıncaya, çatlayıncaya kadar beslenmeyi
alışkanlık edinmiş, elebaşılarının yargıç karşısına çıkmasını
önlemenin tek çaresinin iktidar olmak ve iktidarda kalmak olduğunu
en azından içgüdüleri ile iyi
kavramış AKP’nin, biraz naz, biraz cilve
yaptıktan sonra içinde mutlaka kendisinin de yer alacağı bir
koalisyon için kolları sıvamayacağından kim, nasıl bu kadar emin
olabiliyor anlamıyorum...
Anlamadığıma göre demek benim bu inceliklere aklım
ermiyor.
Öyleyse benzeri bir Tırmık döktürüp okurun zaten kazana
dönmüş kafasını büsbütün şişirmenin âlemi yok.
Onun yerine nedense aklıma gelen ve yine nedense dünden bu yana
aklımdan çıkmayan bir hikâye anlatacağım.
Hiçbir siyasal yanı, iması, kinayesi olmayan, çooook masum bir
hikâye...
Buyrun...