Tırmık’ta bugünkünün benzeri yazılar yayımlandı, biliyorum. Ama
onlar büyük ölçüde öngörüydü, tahmindi, çıkarımdı.
Bugünse Avrupa Birliği - Türkiye ilişkilerinde bir dönemeçteyiz.
Referandum oldu-bittisinden sonra Tayyip
Erdoğan ve tayfası AB konusunda somut adımlar atmaya
hazırlanıyor...
Türkiye solunun bir kesiminde AB’yi bir “emperyal güç” olarak
tanımlamak ve Türkiye’nin AB’ye katılımını baştan reddetmek epeydir
sürüp giden bir tavır. Bunu çok da ciddiye almak, tartışmayı o
eksende sürdürmek kanımca anlamlı değil.
AB’nin bugün “şirketler Avrupası” olduğuna bakıp,
AB’yi “Emeğin ve katılımcı demokrasinin
Avrupası”na dönüştürmek için çalışan, mücadele eden,
örgütlenenleri gözardı etmek, hatta yok saymak nasıl anlamlı
olabilir ki?
Hele Türkiye’nin sırtını AB’ye,
yüzünü Putin oligarşisine, Suudi ve
Katar monarşilerine dönmeye yöneldiği bu günlerde AB -Türkiye
ilişkilerini reddetmek, sakat da olsa, eksikli, kusurlu da olsa
Türkiye’deki demokrasiye de veda anlamına geliyor.
Erdoğan’ın ve takımının da düşleri, gelecek planları bu değil
mi?
***
Avrupa Birliği’nin -deyim uygunsa- iki anayasası
var: Maastricht
kriterleri ve Kopenhag
kriterleri.
Maastricht kriterleri
AB’nin ekonomik anayasası.
Maastricht sözleşmesinde açık seçik
belirtiliyor: Serbest piyasa
ekonomisini benimsemeyen ve kısıtsız uygulamayan bir
ülke AB üyesi olamaz. Kendi ulusal yasalarında sosyal devlet,
işçilerin sendikalaşma hakkı, ücretsiz eğitim ve sağlık hizmeti
alma hakkı gibi “eskiden kalma” kurallar, kurumlar,
kazanımlar, yasalar bulunan ülkelerin, kamuyu bu yüklerden
arındırması, serbest piyasa ekonomisinin kısıtsız, devlet
müdahalesine uğramadan işlemesini sağlaması öngörülüyor.
Bu konuda AB’nin lokomotif ülkeleri olan Almanya, Fransa,
Hollanda’da bu çoktan sağlandı. Geri kalanları da Maastricht
kriterlerini yerine getirecek adımları bazen hızlı, bazen yavaş
attılar, atıyorlar...
Ancak AB’nin ikinci bir anayasası daha var: Kopenhag
kriterleri.
Kopenhag kriterleri AB’nin demokrasi, özgürlük, hukuk ve siyasal
işleyiş kurallarını belirliyor. AB üyelerinin Kopenhag kriterlerini
de benimsemeleri ve uygulamaları bir zorunluluk. Uymayan üye
olamaz, üyeyse sert uyarılır. Uymamakta ısrar ederse üyeliği askıya
alınır.
***