Önce haberi geldi. Haberi duyan önüne gelene
haber verdi:
- Abi, Oslo’daki bir komite bizim gazeteyi Nobel Barış Ödülü’ne
aday göstermiş. Cumhuriyet ve Can Dündar birlikte
adaymışlar...
Google tarandı, internette turlandı, Norveç’ten tanıdık arandı,
bulunup soruldu, haber sağlama bağlandı. “Kendi kendilerini amma da
övüyorlar” denmesin diye, sıradan bir haber diliyle gazeteye konup
yayımlandı. Hani biz zaten sık sık Nobel ödülü alırmışız da bu yıl
da alma ihtimalimiz belirmiş gibi bir haber dili
kullanıldı...
Böyle yaptık ve sonra kendi aramızda kıkır kıkır çok
güldük.
Ardından soruların yönü de içeriği de değişmeye
başladı:
- Abi bak ne diyeceğim... Yani sırf meraktan biliyor musun? Şey...
Bu Nobel ödülü kaç dolar abi?
Haydaaaa, yine Google turları...
- Ulaaan şuna bak, milyon dolardan çokmuş
be...
Fukara Cumhuriyet tayfası işte!.. Nobel’in şanı şöhreti bir yana
bırakıldı, milyon doların hesabına başlandı. “Ödülü alırsak bana
zam yapılır di mi abi” diye kulis yapanlar bile
oldu...
Nobel ateşi gazeteyi iyiden iyiye sarınca bu kez de ödülü kimin
alacağı, nasıl alacağı ciddi bir meraka dönüştü.
Gazetedeki kopuklardan (ki sayıları az değildir) kimileri bana
gelip dalga bile geçtiler:
- Abi, bir kere ödülü almaya sen gidemezsin. Sen bizim davada
sanıksın ya, gidemezsin; senin yurtdışına çıkış yasağın var. Murat
Sabuncu müdürümüz de gidemez. O Silivri’de volta
atıyor...
Hani sanki “En iyisi beni yollayın oraya” demeye getiriyorlar.
Heveslerini kırdık:
- Oğlum, kızım, evladım, Orhan Erinç Ağabeyimiz hem gazetenin en,
ama en kıdemlisi, hem Cumhuriyet Vakfı Başkanı. Tabii ki o gidecek
ödülü almaya...
Bu kez de Orhan Erinç’in yurtdışı yasağı var mı, yok mu sorusuna
cevap aranmaya başlandı. Sonunda ona
soruldu.
Orhan Erinç Ağabeyimin zamanında tüm sinirlerini aldırdığı
söylenir. Soruyu yüzünde kıl bile kıpırdamadan, gözleri hayretten
açılmadan sakin sakin cevapladı:
- Hayır, bana yurtdışı yasağı yok. Ama törende smokin zorunluluğu
var ve benim smokinim yok.
İnanmayacaksınız ama hemen internette smokin kiralayan firmalar
arandı, bulundu.
Hafta böyle geçti ve sonunda 2017 Nobel ödülünün ICAN (Nükleer
Silahları Durdurmak İçin Uluslararası Kampanya) adlı sivil toplum
örgütüne verildiği açıklandı.
Gazeteci olarak haberini yaptık, barış savunucuları olarak alkış
tuttuk ve Nobel ödülü hayallerimize de nokta
koyduk.
Yani Cumhuriyet’te çok hoş, çok keyifli, bol kahkahalı, çocuksu
umutlarla dolu bir hafta geçirdik...
***