Koca bir salon dolusu Müslüman.
Sahnede bir Hıristiyan. Kürsüden en küçük ödün içermeyen cümlelerle
konuşuyor:
-Korku içindeyiz… Evet, aynı şehirde yaşıyoruz. Komşuyuz, tanışız…
Ama korku içindeyiz. İlahilerimizi özgürce, yüksek sesle
söyleyemiyoruz. Acaba Müslümanlar gelip bizi keser mi diye
korkuyoruz…
Alkış… Alkış… Alkış…
Koca bir salon dolusu Müslüman, sahneden bunları söyleyen
Hıristiyan din adamını olanca gücüyle alkışlıyor.
Gazeteciye ise önce şaşkınlıkla “Bu da ne” diye şaşırmak;
sonra da arkasına yaslanıp “Vay be… Barış çiçeğe
durdu” diye mırıldanmak düşüyor…
İstanbul’da MKM salonunda toplanan
2. İslam Kongresi’ndeyiz. Kürtler, Türkler, kimi
üstünkörü, kimi aşırı sıkı örtünmüş genç kadınlar, ak sarıklarını
kuşanmış “mele”ler, Türkiye’nin batısında ve
doğusunda “din âlimi” olarak saygınlık kazanmış
Müslümanlar ve hemen hiçbiri“beyaz” Türk ya da Kürt olmayan,
kendini önce Müslüman olarak tanımlayan genç-yaşlı, kadın-erkek,
yüzlerce yurttaş…
1. İslam Kongresi geçen yıl Diyarbakır’da toplanmıştı. Bu yıl
İstanbul’da. Kürsüde konuşan Hıristiyan Diyarbakır Protestan
Cemaati Ruhani lideri İhsan Özbek.
Salt o değil. Alevilerin, Caferilerin, Süryani, Ezidilerin,
Keldanilerin sözcüleri birer birer sahneye çıkıp konuşuyorlar.
Ortadoğu’nun bütün inançları yan yana, art arda salonda ve
sahnede…
Kan ırmaklarının aktığı Ortadoğu’nun en kadim halkları ve inanç
grupları birbirini anlamanın, anlamaya çalışmanın, kendini ötekinin
yerine koyabilmenin çabası içindeler.
Evet, cuma günü İstanbul’da barış çiçeğe durdu…
Dün de durdu. Bugün de duracak ve 2. İslam Kongresi ona kurumsallık
kazandıracak bir Şûra seçimi yapıp
kapanacak.
***
Kürsüde İhsan
Eliaçık arkadaşım. İslama
sonradan yamanmış, Emevi, Abbasi ve Osmanlı “Sultan -
Halife”lerin buyrukları, imparatorlukların çıkarları ve zulüm
iktidarlarının bekası için üretilmiş, fıkıh, hadis gibi kılıflara
bulanıp Müslüman kitlelere belletilmiş safsataları, hurafeleri,
yalanları birer birer çöp sepetine atıyor…
Başkalarına belli etmeden kıkır kıkır gülüyorum.
Nasıl gülmem?..
Eliaçık konuşurken, gözlerimi kapattım ve onun bu sözleri bir AKP
kongresinde, toplantısında söylediğini düşledim. Arkadaşım daha
kürsüden inmeden linç edilirdi.
Kesin…
Burada alkışlanıyor. Hem de nasıl bir alkış…