Başlıktan anlaşılıyor: 24 Haziran’a kadar sahici yurttaşsak,
hele siyasal kimliğini “sol”da tanımlamış bir yurttaşsak, hele hele
siyasal kimliğini “sosyalist, Marksist” diye tanımlamış bir
yurttaşsak sokakta çok işimiz var.
Bilen bilir, sokak zordur.
Daha önce de Tırmık’ta sokak çalışmasının değerine, önemine vurgu
yapıldı. Hatta bir delikanlı Facebook’ta öfkeli bir cevap bile
yazdı. “Biz her gün sokaktayız, senin akıl vermene ihtiyacımız yok”
yollu bir şeyler söylüyordu. Delikanlı sokak deyince polisle
çatışma anlıyordu. Zaten Facebook profil fotoğrafı da bunun
kanıtıydı.
Oysa siyasette “sokak çalışması” sokakta çatışma aramaktan çok
farklı ve çok daha zordur.
Kimi kaşarlı siyasetçi sokağı dükkân dükkân esnaf
ziyareti yapıp el sıkmak olarak kavrar. Bu halk dalkavukluğunun
oylara ne gibi etkisi olduğunu oldum bittim anlayamamışımdır.
Sanırım tek oy bile getirmez.
Sokak ev ev, dükkân dükkân, adım adım, çok sabırlı
bir çalışma demektir. Siyasal bilinci bulanık, seçmen aklı karışık
yurttaşlarla birebir ilişki kurmak demektir. Dahası
sokak, ancak kendi siyasal bilinci bulanık
olmayan, seçmen aklı körlemesine bir tercihe değil ölçüp biçip
ulaşılmış bir tercihe dayananların harcıdır.
Yakın günlerden bir örnek vermek gerekirse, referandum sırasında
İstanbul Üsküdar’da CHP’li gençlerin yürüttüğü sokak
çalışması iyi bir örnektir. AKP’nin kalesi sayılan bir
semtte referandumdaki evet ve hayır oranları bu çalışmanın başarısı
üstüne çok şey anlatıyor…
(Geçmiş, epey uzakta kalmış günlerden İbrahim
Kaypakkaya örneğini anlatm...