Yazının başlığını bulmadan tek satır bile yazamam. İyi mi, kötü
mü bilmem ama artık değiştirilemez bir alışkanlık bu. Yazıya başlık
bulup koydum mu, yazının yarısını bitirmişim demektir.
Okumakta olduğunuz Tırmık’a başlarken epey zorlandım. Başlıkta
“Öfkeyi oyadönüştürmek” mi demeli, yoksa “Size seçimi
engelletmeyeceğiz” demek daha mı doğru olacak?
Sonunda seçimi engellemek isteyenleri engelleme
görevinin Selahattin
Demirtaş ileKemal Kılıçdaroğlu’nun
sırtında olduğuna karar verdim ve okuduğunuz başlığı seçtim. Devamı
kolay geliyor. Şimdilik hafif ama gitgide yükselen ateş, şiddetli
nezleye rağmen kolay geliyor. Ben hünerli olduğum için değil, o
taşkın öfke hâlâ olanca diriliği ile bilincimizde dört döndüğü
için.
Taşkın öfke dedim… Aklı iteleyen; öteleyen değil, tersine aklı
kışkırtan bir öfke…
Ateşkesi kalıcı barışa dönüştürecek; ırzına geçilmiş hukuk
sistemini eskisinden de güçlü ve adil bir sisteme dönüştürecek
yolları bulması için aklı ateşleyecek bir öfke…
1 Kasım’da, değersiz değerlerini herkesin değeri kılmaya kalkışan
bir haddini bilmeze haddini bildirecek bir öfke…
Ankara Garı önünde yitirdiğimiz kardeşlerimizle, çocuklarımızla,
arkadaşlarımızla, ağabeylerimizle bizleri 1 Kasım’da sandık başında
buluşturacak bir öfke…
Atalarımız “Öfke baldan tatlıdır” mı demiş? Kulak asmayın, bize
baldan tatlı ama kör bir öfke değil, buluşlu, bilişli, hünerli bir
aklı tutuşturacak bir öfke gerek ve o öfke dünden beri bilincimizin
derinliklerinde fır dönüyor.