Başlığa bakıp keyfimin yerinde olduğunu sanmayın. Dakikalardır
(saatlerdir?) bilgisayar ekranı bana bakıyor, ben ona. Meğer içimiz
dışımız siyaset olmuş. Siyasal yazı yasağı başlayınca sudan çıkmış
balığa döndük.
Mesela bu yazı yazılırken CHP’nin Maltepe mitingi başladı. Tamam
meslek büyüklerimden “Oğlum, mitinglere bakıp sonuç çıkarma,
yanıltıcılardır” öğüdünü çok dinledim. Ama yine de miting
alanındaki şaşırtıcı, birilerini de hasetten çatlatıcı kalabalık
üstüne bir şeyler yazsam…
I-ıh olmaz, yazı yarın yayımlanacak ve seçim yasağına
giriyor(muş).
AKP Reisi’nin seçim kampanyası boyunca bol bol saçtığı “inciler”den
bir demet yapsam. Umutlara gebe şu pazar gününde gülümsesek… (Ben
en çok Zonguldaklılara güldüm ve gülmekteyim. Bir de 1968’de, yani
AKP Reisi’ne göre milattan önce, bekâr evime borç
harç bir buzdolabı aldığımı hatırlayıp, yine gülüyorum).
Bizim hukuk uleması cümlenin yarısını bile dinlemeden “Olmaz seçim
yasağına girer” fetvasını burnuma dayadılar.
Peki hiç HDP’den söz etmeden, o arkadaşımın adını bile anmadan,
seçimle ilişkilendirmeden, bir cumhurbaşkanı adayının hüküm filan
kesilmeden sadece tutuklu olarak hapiste tutulduğu bir seçim
kampanyasından söz etsem…
I-ıh, sormaya gerek yok, bu da seçim yasağına girer. Girmese bile
nasıl olsa herhangi bir sulh ceza yargıcı gerekçe bulmaya gerek
duymadan yazıya hüküm keser.
Hani birkaç aylık hapis dese razıyım, 19 aydır bana haram kılınan
tatilimi Silivri’de geçirir, biraz ense yaparım. Ama hayır, bence
hükümle para cezası gelir ve bizim Cumhuriyet’in kasası böylesi
cezalar için tamtakır kurubakır…
Seçim arifesinde dünya (Avrupa değil dünya) med...