Üç gün önce genç yaşlı, ünlü ünsüz, kadın erkek ve hepsi de
tutuklu ya da hükümlü gazetecilerle ilgili bir Tırmık yazdım. Her
gün onlar üstüne yazmak istediğimi, yazmadığımda içimde bir
suçluluk duygusunun bana diken gibi battığını anlatmaya
çalıştım...
Bilirim, bu tür yazılar az okunur. Ama ben “Aman yazdığım çok,
mümkün olduğu kadar çok okunsun” yaşını da meslek kıdemini de epey
gerilerde bıraktım O yüzden dert etmem.
Az okundu ama çok okur tepkisi topladı.
AK trol denen, geçimini AKP havuzundan su içmeyen gazetecilere
sövüp saymakla sağlayanlar var. Çoğunu imzasından tanırsınız.
Olmadı ilk satırından ne mene bir zavallı olduğunu çıkarırsınız.
Devamını okumadan çöpe atarsınız.
Bir de milliyetçi (“ulusalcı” diye de okunabilir) okur tipi vardır.
Sen bugünü yazarsın o hâlâ “Yetmez ama evet”te kalmıştır ve oradan
bir adım öteye gidemeyecek bir beyin fukaralığından mustariptir.
Üstelik ezberinden o kadar emindir ki senin de “Yetmez ama evet”
dediğini düşünür, yazar, söyler, ne hikmetse hesap filan da sorar.
O tür okurlar “Ama sen zamanında Ergenekon davalarında tutuklu
gazeteciler için yazmadın” diye başlayan cümleler kurarlar. O
günlerde yazdıklarından tek satır okumamışlardır ama aslolan
ezberleridir ve o yüzden de böyle bir bilgiye ihtiyaçları
yoktur.
Onlara cevap vermezsiniz. Verseniz de dalga geçen bir cevaptır.
Cevaba cevap gelirse okumadan bilgisayarın çöp sepetine
yollarsınız.
*** Didişmek, iğnelemek, sataşmak,
sövüp saymak, içini serinletmek isteyen, o yüzden e-postalar yazan
okurla didişmenin âlemi yoktur.
Bu tür okur tipleri (bunlara “okur” denebilir mi emin değilim