Kürt siyasal hareketinin güçlü olduğu kimi kentlerde art arda “demokratik özerklik” ya da “özyönetim” ilan edilmesiyle demokratik özerklik ve özyönetim gibi çok önemli ve sadece Kürtler için değil bütün ülke için demokratik sıçrama yaratabilecek bir hedef epey yara aldı.
Özel harekât polislerinin vahşet sınırındaki saldırılarına isyan etmenin haklılığı demokratik özerklik gibi önemli, değerli ama çetrefil bir siyasal ve demokratik hedefi “biz yaptık oldu” kolaycılığı ile ilan ediverenlerce ciddi ölçülerde gölgelendi. Birilerinin “Biz artık demokratik özerklik ilan ediyoruz. Bundan sonra Ankara’nın yasalarını da memurlarını da dinlemeyeceğiz. Çünkü onlar meşruiyetlerini yitirdiler” demeleri sahiden çocukçaydı. Öcalan’ın geliştirdiği, Selahattin Demirtaş’ın geçen seçim kampanyası sırasında yalınlık ve açıklıkla anlattığı demokratik özerklik hedefini bir sayfalık ve sloganlardan ibaret bir metni okuyuvermekle hayata geçirebileceklerini sananlar besbelli ki demokratik özerkliği pek anlamamışlar.
O yüzden hiç kekelemeden, birileri alınır kaygılarına kapılmadan Kürt siyasal hareketinin bütün bileşenleri için “Demokratik özerklik nedir ve ne değildir dersi”nin başlatılmasında büyük yarar var. Bu konuda epey okkalı metinlerden, herkesin anlayabileceği basitlik ve yalınlıktaki metinlere kadar bir hayli yazılı malzeme var. Keza kafa karışıklığını gidermek için demokratik özerklik, özyönetim, Avrupa yerel yönetimler özerklik şartı gibi birbiriyle akraba olan ama bir ve aynı olmayan kavramlar arasındaki ayrım ve ayrımcıkların da bilinmesinde yarar olsa gerek.