Bir hafta sonra bugün Newroz. (Evet, W ile yazdım. “Ama Aydın
Engin Türk alfabesinde Wyok” diyenler olacak. Evet, biliyorum. Ama
W, Q, X harfleri de olsa iyi olur. Kürt yurttaşlarımızla ayrı
alfabeler kullanmak zorunda kalmayız).
Şimdi bir hafta sonraya değil, üç yıl önceye gidelim.
2013 Newroz’una…
O gün orada Öcalan’ın İmralı’dan yolladığı bir mektup okundu. Bir
mektuptan çok, ama çok öte anlamlar taşıyan bir metin, bir
manifesto’ydu.
O manifestonun en can alıcı bölümünü alıntılayacağım:
“…Bugün yeni bir dönem başlıyor. Silahlı direniş sürecinden,
demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor. Siyasi, sosyal ve
ekonomik yanı ağır basan bir süreç başlıyor; demokratik hakları,
özgürlükleri, eşitliği esas alan bir anlayış gelişiyor…… Artık
silahlar sussun, fikirler ve siyasetler konuşsun noktasına
geldik.”
Bu ve bu paragrafı destekleyen, açımlayan cümlelerden örülmüş
Newroz Mektubu’nu kimimiz Diyarbakır’da yüz binlerin el ele
tutuşup, omuz omuza verdiği Newroz Meydanı’nda dinledik, kimimiz
haber kanallarının canlı yayınında TV ekranlarından…
Bilinci milliyetçi yargı ve önyargılarla kirlenmiş bir kesimi
saymazsak, ki saymayalım, bütün ülkede kanlı günlerin geride
kalacağı, Türk ya da Kürt gencecik yurttaşlarımızı tabutlara
uzandıran savaşın biteceği umutları yeşerdi.
İmralı’da yazılan, Diyarbakır’da umut ve sevinç gözyaşları ile
benimsenen Newroz Mektubu, Kandil’de de yankılandı.