Önceki günkü Cumhuriyet’ten: Diyarbakır
- Batman karayolunda PKK’den bombalı tuzak:
2 şehit...
Bu da bir gün öncesinden, yine
Cumhuriyet’ten: Şırnak Uludere’de yol
inşaatında çalışan işçilere yönelik PKK’liler
tarafından düzenlenen saldırıda 3 işçi yaşamını
yitirdi.
Bu ise on gün kadar öncesinden ve yine
Cumhuriyet’ten: Şemdinlinin
Mehendi bölgesinde teröristlerin döşediği
el yapımı patlayıcı korucuların geçişi
sırasında patlatıldı. Bir korucu şehit, bir
korucu yaralı.
Bu da dün akşamdan: Siirt’te yol
çalışmaları yapan firmaya ait 11 iş
makinesi PKK’liler tarafından
yakıldı.
Alın bir tane daha...
Hayır,
yeter!..
***
Referandum öncesinde laf kıtlığında asma
budayan “AKP
Reisi”nin “Referandumda evet çıkarsa
terör sona erecek, şehit haberleri
kesilecek” yollu atıp tutmalarına değinip, “Hani
n’oldu Reis? Bak şehit haberleri art arda
geliyor” diye paragraflar döşeyecek
değilim.
O sözlere inandık mı ki şimdi
soralım?
Ama PKK’ye sormak gerek:
Ne yapmak, ne elde edilmek
isteniyor?
Yol inşaatında çalışan işçileri öldürmek,
Dersim’de gencecik öğretmeni kaçırıp kurşuna dizmek, iş makineleri
yakmak, yola mayın döşeyip askeri araç devirmek...
Bunlar şiddeti siyasal mücadele aracı olarak
seçmiş ve kendini parti olarak adlandıran
(Kürdistan İşçi Partisi - Partiya Karkerên
Kurdistanê) bir örgütün programının ya da “acil eylem
programının” neresinde yazıyor?
Bu kör, bu anlamsız,
Türkiye’deki “Kürt sorunu”nun çözümüne ebelik filan
etmeyecek, edemeyecek eylemler Kürt siyasal hareketinin
hedeflerinin önünü mü açıyor, önünü mü tıkıyor?
“Kürt siyasal hareketi” deyişi
kimilerini irkiltebilir, “Ne yani, PKK terör örgütü
de bu siyasal hareketin bir parçası
mı” gibi sorulara yol açabilir.
Açsın.