Yeni kapı yoldaşım Kemal Göktaş, patron ve
yöneticiler katından “O haber şunu üzer, bu haber ötekini
kızdırır” diye fetvalar verilip habercinin eli kolu bağlanmazsa
neler yapılabileceğini Cumhuriyet’teki ilk gününden
kanıtladı. Roboski (Türkleştirilmiş
adıyla Uludere) cankırımında suçu Genelkurmay’ın
üstüne yıkıp kendini aklamayı tercih eden MİT’in katkısını, kanlı
payını belgesiyle ortaya koydu.
Bu arada MİT’in, özel yetkili Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na
“Roboski ile ilgili herhangi bir rapor vermedim” diyerek
“yalan söylediği” de ortaya çıktı. Nitekim Özel Yetkili
Diyarbakır Başsavcılığı 9 Mart 2012’de MİT’e yazılı
olarak “Gerçeğe aykırı bilgi verilmesinin sebebi
nedir? Gerçeğe aykırı bilgi veren görevliler kimdir?
Gerçeğe aykırı bilgi verilmesi yönünde kim tarafından talimat
verilmiştir” diye sormuş. MİT’in bu sert ve açıkça suçlayıcı yazıya
verdiği cevap “Biz öyle dedik, ama o öyle demek değil, şöyle
demek. Ayrıca bizim yazımızdaki o kelime öyle değil,
şöyle anlaşılmalı” gibisinden bir eveleme
geveleme yazısından ibaret.
Cumhuriyet’in önceki gün ve dün yayımladığı haber ve ona eşlik eden
belgeler ne gösteriyor, ne anlatıyor?
Çok şey anlatıyor.
Az şey anlatıyor.
***
Çok şey anlatıyor.
MİT gibi adı bile ürpertici, astığı astık kestiği kestik diye
bilinen, Erdoğan döneminde yetkileri
daha da artırılıp denetlenme olanakları daha da kısıtlanan bir
devlet kurumu, yargı erkinin Roboski cankırımı ile ilgili sorusuna
bilerek yalan söylemiş, yanıltıcı bilgi vermiştir.