Sapık olmayan birinin aklına şöyle bir soru gelebilir
mi:
“Bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını
düşürür mü?”
Tamam, bu soruyu soran herif besbelli ki sapık. Kendi öz kızına
sulanmış, sonra da Müslüman olduğu aklına gelmiş ve Türkiye
Cumhuriyeti’nin Müslümanlığın Hanefi ve biraz da Şafii
mezheplerinden sorumlu kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’na
başvurmuş. Derdi çok büyük. “Kızıma şehvetle sarıldım. Acaba
karımla nikâhım düştü mü?”
Sapık herifin aldığı cevaptan sonra ne halt ettiğini bilemem, merak
da etmem.
Ancak herifin başvurusunu ciddiye alan; ciddiye almakla yetinmeyip
gündemine alan ve ciddi bir bilimsel (teolojik) araştırma yapıp
cevap veren koca koca adamların oluşturduğu kurula ne
diyeceğiz?
Kurulun adına bir bakın hele: Diyanet
İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek
KuruluDini Bilgilendirme
Platformu…
Vay be.
Hani o kurulda görevli birine “Nerede çalışıyorsun” diye sorsalar;
o da kurulun tam adını söylese, insanın içinden ayağa kalkıp ceket
düğmelemek gelir.
Bu kurum aslında İslami konularda fetva veriyor. “Müslümana ne
caizdir ne değildir;ne haramdır, ne helaldir” sorularına cevap
veriyor. Aklı yetmeyen Müslümanlar bu adamlara danışıyor, kişisel
kararlarını bu fetvalara bakarak veriyorlar…
İşte bu adı gümbürtülü kurulun anlı şanlı ve herhalde birer İslam
âlimi oldukları için oraya getirilmiş üyeleri yazının başında
andığım sapığın sorusunu tartışıp cevaplamışlar.
Bencileyin mideniz bulansa da, utançtan yüzünüz kızarsa da dişinizi
sıkın, verilen fetvanın tam metnini okuyun. Okuduysanız bir daha
okuyun:
“Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda
nikâhın ne olacağıkonusunda görüş ayrılığı vardır. Bazı
mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da
şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. İbn
Rüşd, Bidayetü’l- Mücdehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame,
el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el- Kavaninü’l Fıkhiyye, 138).
Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına
şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram
olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine
değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince
bir örtüden olması gerekir.