Gazetede gün boyu az ele geçen bir “çay - kahve - sohbet -
mavra” saatindeydik. Art arda patlak veren ve gitgide “sıradan
haberler” kategorisine düşme tehlikesi gösteren sapıklıklar üstüne
konuşuyorduk. Hani şu minibüste şortlu bir genç kadına saldıran
sapık; hani şu “Beş yaşındaki kızla da evlenilebilir” fetvası veren
başı fesli “din âlimleri”; hani şu beden eğitimi dersinde eşofman
giyen kızlardan tahrik olan ve felsefe öğretmenliği de yaptığı
anlaşılan bir başka sapık; hani şu eteği kısa bir kadın görünce
üstüne çullanan ve kendini “tahrik oldum, kendime hâkim olamadım,
pişmanım” diye savunan sapık; hani şu…
Anladınız…
Bir arkadaş ortaya bir soru attı:
- Yav abiler, bütün bu iğrençlikler, bu sapık düşünceler, bu sapık
zihniyet ve bunu eyleme dönüşmesi oldum bittim vardıydı da biz yeni
mi öğreniyoruz, yoksa “dindar-kindar nesil yetiştirme” diye
tanımlanan ideolojik saldırının meyvelerini mi devşiriyoruz?
Güzel soru. Zor soru…
İçimizden biri “Sosyal medyanın sağladığı iletişim zenginliği
bunları gün yüzüne çıkardı, yoksa bu hep vardı da duymuyor, bu
kadar yoğun olduğunu bilmiyorduk” dedi.
Çok yanlış değil. Ancak bu açıklama sorunu ortadan kaldırmıyor,
katmerleştiriyor. Aklı fikri apış arasına sıkışmış, kadınların
nasıl giyinmesi, nasıl davranması, ne yapması, ne yapmaması üstüne
kurallar koyabileceğine inanan sapıklar sürüsünden söz ediyoruz.
Hatırlayın, 3 yaşındaki kendi küçücük kızının don gömlek
dolaşmasından tahrik olunabileceğini, dinen caiz olmadığını
söyleyenler bile çıktı. Aylar aylar önceydi ve sözünü ettiğimiz
“sıradanlaşan haberler”den b...