Yargısına, analiz yetisine güvendiğim, dış politikada uzman
bellediğim ve gün boyu ulaşabildiğim meslektaşlara sordum:
“Savaş kapıda” dediler.
Kapıdan girip tepemizde patlar mı, yoksa yüreğimizi ağzımıza
getirip en azından şimdilik çeker gider mi?
Bilmiyorum.
Bilen de yok gibi.
Ama savaş kapıda denmesini haklı kılacak bütün alametler de
belirdi.
ABD’nin tepesine oturmuş emlak taciri bir adam, ülke yönetmeyi
gökdelen dikmek sanmış, Rusya’yı susturan, Suriye’de Baas rejiminin
ipini çeken, dünyadaki tek süper güç olduklarını ABD yurttaşlarına
inandırmak için kolları sıvamış, dilinin zembereğini boşaltmış.
Bu satırlar yazılırken “Suriye ile ilgili büyük kararımı bu akşam
vereceğim” demekteydi. Önceki gün de benzer laflar etmişti. Aradaki
saat farkından dolayı vereceği kararı bizim gazete basıldıktan
sonra öğreneceğiz.
Peki, karar, “Ey Suriye, ey Baas, siz Doğu Guta’da kimyasal silah
kullandınız. Ben de tepenize iniyorum” der mi?
Valla söz konusu Trump nam herif ise der mi
der...
Gerçi ABD’nin siyasal ve askeri sözcüleri henüz kimyasal silah
kullanıldığını kesin bir dille kabul etmediler ama son sözü
söyleyecek olan onlar değil, Trump.
İyi de öteki süper güç adayı Rusya’nın, Dışişleri Bakanı’nın
ağzından “Suriye’ye karşı askeri güç kullanılmasının sonuçları ağır
olur” cevabı gecikmedi.
“Ağır olacak sonuçlar”ın ne olacağını kavramak için sanırım dış
politika ve diplomasi uzmanı olmak gerekmiyor.
Suriye tarafından ise...