Nihayet bakla ağızdan çıktı. O bakla yeniden yutulup yalansa
bile bir kere ağızdan çıktı.
En önemli paragrafı atlayanlar, görmeyenler için aynen
aktarıyorum:
“Biz sabır, sabır, sabır dedik en sonunda dayanamadık ve
Suriye’ye Özgür SuriyeOrdusu ile beraber girmek zorunda
kaldık. Niçin girdik? ..... Devlet terörü estiren
zalim Esed’in hükümdarlığına son vermek için biz
oraya girdik, başka bir şey için değil.”
“Yeni Osmanlıcılık” düşlerini hayata
geçirmeye çalışan, fetih geleneğini sözden fiile dökmeye
başlayan birinin ağzından çıktı bu sözler. İnternetin bataklık
kesimlerinde kol gezen “Musul bizimdi... Bağdat
bizimdi... Şam da bizimdi... Kudüs zaten
bizimdir”naralanmalarının beslendiği temel işte
bu zihniyet, bu ideolojik çizgi...
21. yüzyılda “Fatih Sultan Bilmemne” diye anılmak isteyen
hasta zihniyet sahiplerinin Türkiye’yi sürüklediği bir bataklıktan
söz ediyorum.
Hatırlayın: Osmanlı’nın ekonomisinin temeli “fetih ve
ganimet” üstüne kuruluydu. Sermaye birikimi
yapılamaması bu yüzdendi. Kapitalizmin doğuşu ve yükselişini ve
1789’da Fransa’da, 1848’de bütün Avrupa’da ekonomik iktidarını
siyasal iktidarla taçlandırmasını Osmanlı seyretmekle yetindi.
Savaş teknolojisi gelişmiş Avrupa’ya karşı “fetih ve
ganimet” yolları tıkanınca Osmanlı çöküşe girdi ve
sonunda çöktü...
Yeni Osmanlı fatihi tarihten ters almamış. Olabilir. Tarih dersinde
ya pencereden bakmış ya da imam hatip lisesindeki öğretmenleri ona
tarihi yanlış öğretmiş: “Şanlıtarihimiz” üstüne kof
hamaset edebiyatı okutmuşlardır.
Ancak dahası var. Günümüz dünyasının süper güçlerini de
kavrayamamış bir fatihadayı var karşımızda.
Dahanın da dahası, bir iç savaşın tam bir kargaşaya sürüklediği; iç
savaşın hem etnik, hem dinsel etkenlere dayandığı, IŞİD saflarında
buluşmuş “profesyonelcihatçılar”ın eylem alanına dönüşmüş;
savaş kurbanlarının sayılarının yüz binlerle ölçüldüğü bir Suriye
var.