Sayın savcımız,
Korkmayın. Size dilekçe yazdım diye sizinle ilgili cümleler kuracak
değilim.
Mesela savcılık iskemlesinde oturmanıza rağmen aynı
zamanda “Selam Tevhid kumpası” diye anılan davada
FETÖ’cü sanık olduğunuzdan, hem de hakkınızda iki kez
ömür boyu hapis istenen bir sanık olduğunuzdan filan söz
etmeyeceğim.
Hatta duyduklarım doğru ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
yürüttüğü, medyada “Ana FETÖ davası” olarak adlandırılan
davada tanık olmanızdan da söz
etmeyeceğim. Bir FETÖ
davasında sanık iken, bir başka FETÖ
davasında tanıkolmanızdaki hukuksal garabetin
üstünde durmayacağım. Bu durumun “sııcak buz”ya
da “köşeli daire”, “yüzme bilmeyen balık”, “gerçek
yalan” gibi bir tuhaflık
içerdiği, “oksimoron” edebiyatına katkı olduğu açık. Öyle
ya “Bir FETÖ davası tanığı bir başka FETÖ davası
sanığı” diye bir cümle kursam herkes “Bu
gazeteci kafayı mı üşütmüş ne” der değil mi?
Ama korkmayın, dilekçem bu konulara, sizin durumunuza ilişkin
değil.
Ben içimde kanayan yaradan söz edeceğim.