Ustalarım “Oğlum, yazacak konu bulamıyorsan trafik yaz. Hiç
yanıltmaz; mutlaka okuru vardır” diye öğütlerlerdi.
Yazları, siyasetin kalbi Ankara’da yaprak kımıldamadığı; yaz
sıcağının herkesi pestile çevirdiği, haber ajanslarının ekranlarını
boş bırakmamak için “Surinam’da sömürge dönemi yapılarda Akdeniz
etkisi” konulu abuk sabuk, alabildiğine uzun haberlerle ekran
doldurdukları günlerde bu usta öğüdü epey işe yarar. Benim de
uyguladığım olmuştur...
Aynı ustalar(ım) haber sağanağında sırılsıklam olup “Acep hangisini
yazsam” diye bocaladığınız günlerde ne yapılması gerektiğini
söylemediler.
Ben işin içinden çıkamadım. O yüzden bugün için (Sadece bugün için
haaaa!) sizleri yazar tayin ettim. Konular aşağıda.
Seçin bakalım...
***
Trabzon yenildi diye hakem döven Trabzonlu genç polislerce
götürülürken, “Burası Trabzon” diye herkese, hepimize posta
koydu.
“Orası Trabzon” öyle mi?
Bilmez miyiz?
Rahip Santoro’yu öldüren Oğuzhan Akdin, Hrant kardeşimi kalleş bir
pusuyla arkadan vurup aramızdan çekip alan Ogün Samast, TAYAD’lı
aileleri linç etmek için kolları sıvamış, gücünü kalabalıktan alan
“yiğitler”, Trabzon’da bırakın sosyalizme gönül verenleri,
demokrasi ve özgürlükler için sesini yükseltenlere bile hayatı
cehennem etmeye yeminli “tosunlar” da öyle diyorlardı: Burası
Trabzon!..
Ne bereketli, ne keyifli yazı konusu değil mi?