Önceki gün yeni “Meclis-i Mebusan”da bir yemin mükellefiyeti,
müteakiben adet yerini bulsun kabilinden bir “Abide-i Mezar”
ziyareti, takiben de akşam saatlerinde ihtişamın ve zarafetin zirve
yaptığı “cülus merasimi” idrak eyledik.
Memnun ve mesrur olduk. Milli ve mahalli hislerimiz şaha kalktı,
arşa çıktı.
Sultan I. Tayyip Han tahta çıktı.
Eski Erkân-ı Harbiye Reisi, milli müdafaadan mesul vezaret makamına
getirilerek “yeniçeri ayaklanması” denen menfur teşebbüslerin
sebeb-i hikmetinin katiyetle izale edilmişliğine binaen, cülûs
merasimini müteakip tediyesi teamül olan “cülus bahşişi”ne de lüzum
kalmadığına karar verilmiş ve külliyen iptal edilmiştir.
Rivayet olunur ki vaktiyle kendisine gayri resmi şeyhülislam
muamelesi layık görülen, lakin ve bilahara bir şer cemaatı inşa
ettiği Hicri 9 Şevval 1437, miladi 15 Temmuz 2016 tarihinde sabit
olan “Hocaefendi” nam şahsın şakirtlerine “Mülkiye, dahiliye,
hariciye, maliye ve adliyeye nüfuz edip ele
geçiriniz” talimatı Cenab-ı Allah’ın bir lütfu ile ve bu defa şer
maksadına matuf değil, tamamen memleketin refahı ve devlet
maslahatının süratle ifası maksadıyla Sultan Tayyip Han’ın mübarek
ellerinde neşvünema buldu.
Memnun ve mesrur olduk. Milli ve mahalli hislerimiz şaha kalktı,
arşa çıktı.
Akşam saatlerinde payitahtımızdaki Saray’da ifa edilen göz
kamaştırıcı “cülus merasimi” de sinemizi iftiharla kabarttı. Hele
Sultan Tayyip Han’ın kırmızı karanfillerle süslenip bir zarafet ve
ihtişam abidesini tedai ettiren makam arabasından indiği esnada
mehteran bölüğünün ruhumuzu milli hislerle ihata eden musikisi
eşliğinde tarih boyunca dünyaya nam, şan ve korku salmış T...