Durum ciddi, hem de çok ciddi.Birkaç gün önce Milli Güvenlik
Zirvesi toplandı. Yani Cumhurbaşkanı, Başbakan, ilgili bakanlarla
ordunun ve MİT’in tepeleri bir araya geldi. Güvenlik hele milli
güvenlikse kalın bir gizlilik duvarının ardına saklanılması
kuraldır, âdettir. Yine öyle oldu. Dışarıya sade suya tirit bir
açıklama yapıldı ve konuşulanlar, alınan kararlar, alınacak
önlemler Beştepe’deki saray azmanının kalın duvarları ardında
kaldı.
Suriye’deki gelişmelerin ele alındığı açıklanan toplantıda devletin
en tepesindekilerin nasıl analizler, değerlendirmeler yaptıklarını
anlamamız, neler yapmayı planladıklarını tahmin edebilmemiz için ve
yeterli bilgi, havuz medyası denen AKP organlarının
(“düdüklerinin”, “borazanlarının” diye de okuyabilirsiniz) ağır
topu Sabah gazetesinden geldi. Sabah,
cuma günü manşetten, nal gibi harflerle ilan
etti: PYD, IŞİD’den daha tehlikeli…
O manşetin altında iletişim fakültelerinin birinci sınıfında
öğretilen ilkeleri bile karşılayamayan bir haber. Örneğin şöyle bir
cümle: “… Kuzey koridorunun Akdeniz’e indirilmeye çalışıldığı
artık herkes tarafından kabul edilirken…”.
Nasıl ama? Herkes tarafından artık kabul edilmiş?
Herkes?
Vay be…
***
Yazı “durum ciddi, hem de çok ciddi” diye başladı.
Bu bir abartı değil.
Sorun iktidar tutkusu hastalığa dönüşmüş bir adamın ve onun
sözünden çıkamayacak kadar siyasal iradeleri ipotek altında bir
siyasetçi tayfasının iktidarda kalabilmek uğruna Suriye’ye asker
yollayıp, “Suriye fatihleri” diye ünlenip olası bir erken seçimde
oy patlaması yapacakları gibi yanlış ama kanlı ve karanlık bir
hesaptan ibaret değil.
Türkiye’nin güvenlikle ilgili devlet kurumları toplanıp ülkemizin
güney sınırı üstüne hesap, kitap, analiz, yorum, falan filan
yapıyor ve birtakım kararlar alıyorlar. Bu kararlar sadece AKP
yandaşlarınca değil, kendilerini ulusalcı olarak
niteleyen,milliyetçilik batağından hızla ırkçılık ve
milliyetçilik batağına geçmekte olan