Galiba bir eşik aşıldı.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’ın önceki gün “Milli Tarım Buluşması”ndaki
konuşmasından söz ediyorum.
“Milli Tarım ne demekse, gayri milli tarım nasıl olacaksa”
gibi sorulardan koskoca ve keyifli bir Tırmık çıkarmak
mümkün.
Ama artık bunun önemi yok.
Önemli olan orada yapılan konuşma. Cumhurbaşkanı (Evet,
cumhurbaşkanı. Devletin en tepesi) Erdoğan, Avrupa Parlamentosu
Başkanı Martin Schulz’un (Başlıkta da
gördüğünüz gibi “Şulz” ya da “Şultz) okunuyor) Türkiye’de idam
cezası yeniden getirilirse AB’ye katılım müzakerelerinin
durdurulabileceğine ilişkin sözlerine; ardından da evrensel
demokrasi ölçütlerine ve basın özgürlüğüne ilişkin tutum devam
ederse “Yaptırım uygulanabilir” demecine fena halde
öfkelenmiş.
Sanırım siz de dinlediniz. Dinlemeyenler için o can alıcı cümleyi
aktaracağım:
“Kimsin sen ya, kimsin? Orada bir parlamentonun başkanı, nesin
sen? Şuterbiyesize bak ya,‘Yaptırım
uygularız’ diyor. Ya senin her yerin yaptırım olsa
neyazar.”
***
Bu bir eşik aşılmasıdır.
Şimdi artık bizim Arabacılar Kahvesi’nin hiç eksik olmayan siyaset
sohbetlerinde atış serbesttir.
“Sus lan terbiyesiz Şulz...”
“Bize hareket yapma lan!..”
“Ulan Şulz sana bir kafa atarım, duvara yapışırsın, kazımakla
çıkaramazlar dümbük...”
“Kimsin lan sen şerefsiz! Kapa çeneni, yoksa oyarım
seni...”
“Susturun lan şu Alaman gâvurunu...”
Falan filan...