Meclis’te yemin törenine daha bir saat var. Ama benim yazıyı
gazeteye yollamam için bir saat bile kalmadı. 50 dakikada noktayı
koy, yolla. Oysa yemin töreninde “laik” teriminin 550 milletvekili
tarafından neredeyse 550 farklı söylenişini izleyip keyifli
birTırmık yazmak vardı.
Eğer Cüneyt Arcayürek Ağabeyimin ölüm
haberi gelip yüreğime yumruk gibi oturmasaydı…
Hayır şaşırmadım. Haftalardır bir hastane odasında dönüşü olmayan
sağlık sorunlarıyla boğuşup uzatmaları oynadığını biliyordum,
biliyorduk. Yine de telefondaki kısık ses, “Abi Cüneyt Bey… Cüneyt
Arcayürek öldü” dediğinde yumruk yemiş gibi
oluyorsun.
Hele mesleği geleneksel yöntemle, ustaçırak ilişkisi ile
öğrenmişsen ve Cüneyt Arcayürek ustalarından biri, dahası
ustalarının en iyilerinden biriyse…
Kadri Kayabal, Fuat Büte, Kemal
Bisalman, Abdi İpekçi, Hasan Pulur,
HalukYetiş, İlhan Selçuk, Mustafa
Ekmekçi, Cüneyt Arcayürek…
Kimilerinin adını duydunuz, dahası okuru oldunuz, okuru olduğunuz
için zenginleştiğinizi hissettiniz.
Kimilerini ise duymadınız, tanımadınız bile.
Olsun.
Her biri ustamdır ve her birinden bir şeyler kapmışımdır. Kimileri
insafsızdı, acımasızca fırça attılar; kimileri engin bir hoşgörüyle
elimden tutup acemiliklerimi törpülediler.
Öğrendiğim en önemli meslek ilkesi ne diye sorar mısınız?