Biliyorsunuz, kimileriniz ezbere biliyor. Aşağıdaki dizeler
Ahmed Arif’in destansı
şiirinden:
Vurun ulan, vurun; ben kolay ölmem.
Ocakta küllenmiş közüm, karnımda sözüm var haldan
bilene.
Ahmed Arif’le tanışıklığım, aynı masada rakı şişesinin dibine
vurmuşluğum var. Dizeleriyle oynadım diye bana kızmaz, gönül
koymaz.
Öyleyse buyrun:
Vurun ulan vurun, biz kolay ölmeyiz.
Ocakta küllenmiş közümüz, yürekte sözümüz var, anlayana,
anlamayana...
*** Salı günü bir kez daha 27. Ağır
Ceza yargıçlarının ve duruşma savcısının önüne dizildik. Dördü
Silivri tutuklusu, geri kalanımız Şişli’de Cumhuriyet binasında
“gönüllü tutuklu”...
Hayır, ayrıntılarla sizi yormayacağım. Ayrıntılar dünkü
Cumhuriyet’te tam iki sayfaya yayılmıştı.
Herkesin “Bugün tahliye edilirler değil mi” sorusuna umut dağıtan
cevaplar aradığı bir duruşma günü başladı. Ancak mahkeme başkanının
oturumu açıp gelen gelmeyen bilirkişi raporları, gelmeyen, gelse ne
diyeceği besbelli tanık filan üstüne bilgiler verdikten sonra
kurduğu birkaç cümle ile günün sonunda yüzümüze okunacak karar
baştan belli oldu:
Bir: Tahliye mahliye yok.
İki: Yıl sonuna kadar bu davayı bitirme niyeti de
suya düşmüş.
Sonra bu Tırmık’a Ahmed Arif’in dizeleri ile başlamama yol açan
hukuk rezaletleri art arda geldi.