Hatırlarsınız (zaten unutulacak gibi değil)
Vatan Partisi’nin değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez
başkanı, lideri,
önderi, “Führer”i,
Reis’i Doğu
Perinçek 20 Haziran’da “sahibinin
sesi” Ulusal Kanal’da canlı yayına ve siyasal çizgisinin
doruğuna çıktı.
AKP yargısını övdü, alkışladı ve “Türk
yargısı son 50 yılın altın
çağını yaşıyor”
buyurdu.
Sonra da bu derin analizini
açıkladı:
“Bu mu kötü yargı? Bundan
daha iyi yargıyı nereden bulacaksınız?
Bu yargı Fethullah Terör Örgütü’nü
kovuşturunca, soruşturunca,
hapislere atınca mı kötü oldu? Bunun
için altın devir diyorum..... Şu an
hapiste olanların hepsi ya PKK’li ya da
FETÖ’cü. Haksızlıklar görmezden
gelinebilir...”
Okudum. Okudunuz.
Benim sırtım
üşüdü.
“Haksızlıklar görmezden gelinebilir”
cümlesi bile bir siyaset esnafının işini bitirebilir, siyasetin çöp
sepetine yollanmasına yetebilir.
“Yok say, geç” dedim ve öyle
yaptım.
Ta ki...
Ta ki dün sabaha
kadar.
Dün sabah insan hakları savunucusu olarak
geceyi gündüze katan 10 seçkin aydından 6’sı 15 günlük bir gözaltı
süresinin ardından yargıç karşısına çıktılar
ve tutuklandılar...
Kimilerini tanımıyorum. Kimilerini uzaktan
tanıyorum. Özlem Dalkıran’ı ise
yakından, çok ama çok yakından tanıyorum. “Terör örgütüne üye
olmamaklabirlikte terör örgütünün
propagandasını yapmak” gibi bir
“suçu” ona yakıştırabilen bir savcı ve bu savcının
iddiasını ciddiye alıp tutuklama talebini kabul eden bir yargıç
var.