Başlık dünden kalma. Yani bayat. Yine de değiştirmedim.
Yazacaklarımı daha iyi açıklayacak da ondan...
Referandum gecesi ilk sonuçlar gelmeye
başladığında Cumhuriyet için bu başlığı tartıştık.
Neredeyse benimsedik de. Ama Cumhuriyet ertesi
günü “Seçime
gölge düştü” manşetiyle çıktı. Çünkü
yukarıdaki başlığı kullansa idik referandumun açıklanan sonucunu
kabul etmiş; anayasa gibi temel bir yasanın, başkan gibi devletin
tümünü temsil etmesi gereken birinin halkın ancak yarısının oyunu
almasının demokrasilerin çoğunluk kavramını kötüye kullanılması
demek olduğunu vurgulamış olacaktık.
Yeni anayasa ve sistem meşruiyet kazanmış
olacaktı.
Ancak daha referandum gecesi bu yaklaşımın yanlışlığının ciddi
ipuçları belirdi.
Bir örnek: Başbakan dilinde pek eğreti duran balkon konuşması için
21.30’da karşımıza çıktığında henüz ilçe seçim kurullarının önünde
ellerindeki oy torbalarını teslim etmek için kuyrukta bekleyen
sandık görevlilerinin fotoğrafları bizim yazıişleri masasına
ulaşmıştı.
Bir örnek daha: Başbakan balkonda seçim zaferini ilan ederken YSK
verilerine göre yurtdışı oyları taşıyan torbaların (sandıkların)
henüz yüzde 46’sı açılmıştı. TV kanallarında yurtiçi sandıkların da
yüzde 94’ünün açıldığı gösteriliyordu.
Haydi bir örnek daha: YSK yasaya aykırı olarak sandık mührünü
taşımayan oy pusulalarının da geçerli sayılacağını ilan etmiş ama
bunu ne sandık görevlilerine resmen (bir
daha: Resmen) tebliğ etmişti ne de resmi bir açıklama
yapmıştı...
Bütün bunlar mesleğini ciddiye alan gazeteciler için ciddi soru
işaretleriydi. Cumhuriyet ihtiyatlı bir başlıkla
çıktı: Seçime gölge düştü...
Aradan iki gün geçti. İki uzun gün.
Sandık mührü taşımayan oy pusulalarının sanıldığı ve YSK’ce
söylendiği gibi birkaç sandıkla sınırlı olmadığı; özellikle Kürt
illerinde neredeyse mühürsüz pusulaların çoğunlukta olduğu
iddiaları ayyuka çıktı.
Sosyal medyada otomobil içinde mühürsüz pusula tomarlarına evet
mührü basan AKP’li “demokrasi hırsızları”nın görüntüleri
dolanmaya başladı.