Oksimoron eski Yunancadan günümüze kadar gelmiş ve geldikçe
çeşitleri artmış bir kavram. En kestirme tanımıyla bir arada
olamayacak, eşleşemeyecek kavram ve sözcükler için kullanılır.
Edebiyatta hünerli kullanımları vardır: Sessiz çığlık, mutlu bir
hıçkırık gibi...
Ancak asıl saçmalıkları, olmazlıkları vurgulamakta kullanılır:
Sıcak buz, yüzme bilmeyen balık gibi...
Ödemişli Terzi Sadık kendi oksimoronunu üretmişti:
“Ha yumurtasız menemen, ha rokasız rakı sofrası” derdi...
*** Türkiye siyasetinin demirbaş
partileri yıllardır, çok çok uzun yıllardır, bir oksimoronu var
etmeye, yani “olmazı olur kılmaya” çabalıyorlar: HDP’siz
demokrasi...
Umarsız bir çaba bu.
HDP’siz bir demokrasi arayışı bir hesaba göre 18, bir başka hesaba
göre 22 milyon Kürt yurttaşı siyasetten uzak tutma sonucundan başka
hiçbir sonuç vermez. Denendi, defalarca denendi. Olmadı. Olmayanı,
olmayacağı bağışlanmaz bir siyasal körlükle denemeye devam
ediyorlar.
24 Haziran’a hazırlanan partiler “adı var kendi yok” partilerle,
mesela ANAP ile, mesela Demokrat Parti ile seçim işbirliği, hatta
resmi ittifak arıyorlar. Ancak söz HDP’ye geldiğinde ya kavranması
güç bir hoyratlıkla “Onunla olmaz” diye kestirip atıyorlar ya da
yine kavranması güç bir pişkinlikle susmayı yeğliyor, öyle bir
sorun yokmuş gibi davranıyorlar.
Sonra da 24 Haziran 2018’de Erdoğan ve tayfasının
iktidarı kaybedeceği iddiasıyla karşımıza çıkıyorlar.
Bu yürekler acısı siyasal mavalı yutan var mı bilmiyorum. Ama bu
mavalı günlerdir, haftal...