AK Parti Pazar günü 3. Olağanüstü Kongresi'ni topluyor.
16 Nisan Anayasa değişikliği, Cumhurbaşkanlarına siyasi partilere üye olabilme hakkını iade etti. Önceki hafta tekrar AK Parti üyesi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazar günü de yeniden AK Parti'nin Genel Başkanı seçilecek.
Tekrarda fayda var: 27 Mayıs darbesi, cumhurbaşkanlarının siyasetle bağlarını koparmaları zorunluluğunu getirmişti. Cumhurbaşkanlığı, devleti temsil eden, siyaseti ve siyasetçiyi kısıtlayan bir makam olarak konumlandırılmıştı. 16 Nisan halkoylamasıyla, devlet-siyaset arasındaki bu ayrım ortadan kalktı.
Anayasa, Cumhurbaşkanlarının partileriyle irtibatını kağıt üzerinde koparabilir, ama gönül bağını koparmaya gücü yetmez. Erdoğan'ın da partisiyle gönül bağı hiç kopmadı. 27 Ağustos 2014 kongresi sonrası, Erdoğan'ın artık “gittiğini” düşünenler yanıldılar. Recep Tayyip Erdoğan Özal gibi olmadı; kurucusu olduğu AK Parti'nin doğal liderliğini sürdürdü, gönül bağını muhafaza etti.
Pazar günü Recep Tayyip Erdoğan sadece “resmi olarak” partisinin Genel Başkanı olacak; yoksa, fiilen zaten AK Parti liderliği devam ediyordu.
Fiili durumun resmiyete kavuşması, mevcut sorunların ve sorun potansiyellerinin ortadan kalkması anlamına geliyor. Bunun, AK Parti'ye ivme kazandıracağına şüphe yok.