Aday listeleri herkesi memnun etmez. Açıklanan adaylara kulp takan çok olur. “Bu aday seçilemez” diyenler, “küstüm” diyenler, “dağ fare doğurdu”, “hayal kırıklığı”, “böyle mi olacaktı” diyenler çokça çıkar.
Seçmen farklı düşünür. Parti ya da liderin sahaya sürdüğü adaya güvenir, mührü basar. Seçilen aday da gösterdiği performansla genelde hakkında tezvirat yapanları yanıltır, mahcup eder.
Bugün siyaset sahnesinde olan isimlerin ekseriyeti 5 yıl, 10 yıl öncesine kadar hiç bilinmiyor, tanınmıyordu. Kendilerine fırsat verildi, çalıştılar ve kendilerini ispat ettiler.
AK Parti’nin aday belirleme tarzı biraz da “denize at, yüzmeyi orada öğrenir” şeklinde gelenekselleşmiştir. Kimi zaman boğulanlar olsa da, çoğunlukla denize atılan aday yüzmeyi öğrenir ve oradan çıkmayı başarır. Adayı boğulmaktan kurtaran çoğu zaman kendi yeteneği, soğukkanlılığı, hırsı, başarısıdır; kimi zaman da liderin ve partinin arkasında sapasağlam durmasından, kefil olmasındandır.
AK Parti kurulduğu 2001 yılından bu yana her seçimde adaylar konusunda risk aldı ve bu riski başarıya tahvil etti.
Açıkçası, aday belirlemede klasik yöntemlerin ve geleneğin işe yaramayacağı, riske girilemeyecek bir seçime gidiyoruz.