Aydın Ünal Yeni Şafak Gazetesi

Agamemnon Zırhlısı’ndaki imza

1918 yılının Ekim ayı sonlarında 1. Cihan Harbi’nin neticesi artık belli olmuştu. Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti yenilmişler, mütareke (ateşkes) yollarını...

25 Ekim 2018 | 3.495 okunma

1918 yılının Ekim ayı sonlarında 1. Cihan Harbi’nin neticesi artık belli olmuştu. Almanya, Avusturya-Macaristan, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti yenilmişler, mütareke (ateşkes) yollarını aramaya başlamışlardı.

Fransız ordusu İstanbul’a girebilecek durumdaydı; İngiltere, Osmanlı topraklarını Musul ve Kilis güneyine kadar işgal etmişti. Azerbaycan, Medine, Asir ve Yemen dışında Osmanlı topraklarında direniş tamamen kırılmıştı. Enver-Talat ve Cemal Paşaları da saf dışı bırakan İstanbul, ateşkesin, yani diz çökmenin, teslim olmanın yollarını arıyordu.

Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, biri de Haham Naum Efendi olmak üzere çeşitli isimleri mütareke için aracı yapmaya başladı. Düşmanın biraz daha zamana ihtiyacı vardı, masaya oturmuyordu. Nihayet, Kutül Amare Savaşı’nda ordusuyla Osmanlı’ya esir düşen ve İstanbul’da tutulan İngiliz Generali Townshend aracı yapıldı. General Townshend serbest bırakıldı, 20 Ekim’de Midilli adasına gitti, İngiliz Hükümeti’nce mütareke için görevlendirilen General Calthrope ile görüştü. İngiltere mütareke için hazırdı. İstanbul’a bir telgraf gönderildi ve heyetin Midilli’ye gelmesi istendi.

Sultan Vahdettin, Midilli’ye gidecek heyete eniştesi Damat Ferit Paşa’nın başkanlık yapmasını istiyordu. Savaş biterken Avrupa’da krallar değişiyordu ve Vahdettin saltanatı korumak istiyordu. Ferit Paşa’nın ailenin hukukunu koruyacağını düşünüyordu. Sadrazam İzzet Paşa ise şaşkındı: “Bu adam mecnundur. Bu misillü vezaif kendisine tahmil olunamaz” diyerek Ferit Paşa’ya itiraz etti. Vahdettin ise, “biz onu hüsn-i idare ederiz” diyerek kestirip attı.

Ferit Paşa İngiltere hayranıydı. Tecrübesizdi. Avni Paşa hatıralarında Ferit Paşa’yı “memleketi bilmez, kimseyi tanımaz, memuriyete Sadaret’ten başlamış olmakla kasr-ı basar (uzağı göremeyen), killet-i nazar (düşünme fukarası), galat-ı ru’yet (görme, değerlendirme bozukluğu olan) ve bazen iş yapıyor görünmekle vaziyeti idare eden” şeklinde tarif ediyordu. Ahmet Reşit Rey de hatıralarında Ferit Paşa’yı “eski Frenk diplomatlarını taklit ederek öne doğru eğilirdi… Hali hareketi sahte, düşüncesi kısa, bilgisi daha da kısaydı, en büyük marifeti de gösterişti” diye tanımlıyor.

Sadrazam Ahmet İzzet Paşa Ferit Paşa ile bir ön görüşme yapınca çılgına döndü. Ferit Paşa, “Amiral Calthrop’u görünce devletin toprak bütünlüğünün korunması üzerinde mütareke yapılmasını teklif edeceğim. Amiral bunu kabul etmezse, Londra’ya gitmek üzere bir kruvazör isteyeceğim. Londra’da Kral’a ‘ben senin babanın bir dostuyum’ diyecek ve şartları kabul ettireceğim” diyordu. Bu çocukça tavrı da görünce Sadrazam, bütün bakanlar, mebuslar Ferit Paşa’nın mütareke görüşmelerine gitmesine asla razı olmayacaklarını söylediler. Vahdettin, hükümetin istifa edeceğini anlayarak heyeti değiştirdi.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Kılıçlı siyaset” 25 Kasım 2024 | 249 Okunma Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın 22 Kasım 2024 | 1.047 Okunma Öcalan çıkmayacak, Cumhur’da sorun yok 18 Kasım 2024 | 519 Okunma Zemin kayıyor, farkında mıyız? 15 Kasım 2024 | 2.828 Okunma Mansur Yavaş için yol ayrımı 11 Kasım 2024 | 992 Okunma