Siriderya (Seyhun) Nehri Tanrı Dağları’ndan doğuyor, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, yine Özbekistan ve Kazakistan’dan geçerek, Aral Gölü’ne akıyor. Amuderya (Ceyhun) Nehri ise Pamir ve Hindikuş Dağları’ndan doğup, Afganistan, Tacikistan, Özbekistan, Türkmenistan sınırlarından geçerek Aral Gölü’ne dökülüyor. Birbirine paralel bu iki hayat suyunun arasındaki bölgeye Maveraünnehir deniliyor.
Aynı bölgede akan, ama Seyhun ve Ceyhun’a nazaran daha uslu, daha nazlı, daha bereketli bir başka nehir var: Zerefşan.
“Altın Saçan” manasına gelen Zerefşan, Tacikistan’da Pamir’de doğuyor, dağları aşıyor, sonra düze çıkıyor. Özbekistan boyunca akan Zerefşan, hiçbir göle, denize dökülmeden çölde kayboluveriyor.
Tacikistan’da peşine takıldığımız Zerefşan bizi önce Semerkant’a, sonra da Buhara’ya götürdü.
Su hayattır. Kuzeyde Seyhun, Güneyde Ceyhun, ortada Zerefşan, Maveraünnehir’e ve çevresine hayat veriyor.
Sovyet işgali sırasında bütün bu nehirlerin suları kontrolsüzce kullanıldı. Komünizm sadece insan kanını değil, Maveraünnehir’e hayat veren suları da sömürdü. Öyle ki, bugün artık o coşkulu Seyhun da, Ceyhun da Aral Gölü’ne varamadan kuruyup gidiyor. Aral Gölü’nün yerinde ise yeller esiyor.