Nedir bizim davamız?
Bizim davamız insanlık davasıdır. Bizim davamız insanca yaşama davasıdır. Davamız adalet davasıdır. Davamız, yoksulla paylaşma, mazlumun elinden tutma, zulme başkaldırma davasıdır. Davamız haram olanla mücadele davasıdır.
Davamız tevhid davasıdır.
Davamız, kimin ne yaptığına bakmadan, ganimete, yağmaya, ihaleye, makama, mevkie, rütbeye gözü kaymadan Okçular Tepesi’ni kanıyla, canıyla muhafaza davasıdır. Davamız, menzile ulaşma değil, yol yürüme davasıdır. Davamız, her türlü gayreti, cehdi, cidali verip, zaferin takdirini Yaradan’a havale davası, “yenilgi yenilgi büyüme” davasıdır. Davamız iyi, ahlaklı nesiller yetiştirme davasıdır. Davamız Kudüs’ün şahs-ı manevisinde istiklal davasıdır. Davamız yeniden diriliş, uyanış, şahlanış davasıdır…
Siyaset, davanın, olsa olsa hizmetkârlarından bir hizmetkârı olur. Zira dava siyasetten de büyüktür. Dava, ne “Kızıl Elma” parantezine alınabilir; ne de Türklük, Kürtlük, Araplık, Acemlik kavgasına mağlup gelir.
Allah, Necmettin Erbakan Hocamızdan razı olsun, mekânını Cennet kılsın… Siyaseti, büyük davamızın hizmetkârı ve imkânı olarak ısrarla savunan O’ydu. Bizim neslin, tuzaklara düşüp dağlara çıkmasını, yeraltına inmesini, marjinalleşmesini, şiddete bulaşmasını önleyen O’ydu. Her türlü “dava siyasetle mümkün mü” tartışmasında ısrarla siyasete vurgu yapıp Fetullahların, Adnanların, Kalkancıların ve dahi bilumum sapıkların peşinde heba olmamızın önüne geçen, hareketimizin kimi ülkelerde olduğu gibi boğulmasını engelleyen, bir ömür boyunca baba şefkatiyle bu ülkenin çocuklarının üzerine titreyen O’ydu…