İsrail, Filistin’de yürüttüğü soykırımı, “Hamas’la, terörle, radikal İslam’la, barbarlıkla savaşıyoruz” yalanıyla pazarlıyor, bu propaganda dünyada epeyce karşılık da buluyordu. Soykırımın 7 Ekim’de başlayan en yoğun safhasının başlarında da İsrail aynı algıyı tezgâha sürdü ve kendisine destekçi, taraftar ya da sempatizanlar bulmakta zorlanmadı.
7 Ekim soykırımının 105’inci günündeyiz ve manzara şöyle: İsrail 25 bin masum sivili katletti, yaralı sayısı 61 bini geçti. Enkaz altındaki cenazelerle sayı daha da artacak. Katledilenlerin çoğunluğu bebekler, çocuklar ve kadınlar. Altyapı tamamen çöktü. Gıda, su, ilaç, elektrik, barınma, ısınma yok. Yardım girişlerine izin verilmiyor. Hastaneler yıkıldı, doktorlar öldürüldü, sağlık sistemi çökertildi. Kolu, bacağı kesilmesi gerektiğinde bebeklere, çocuklara dahi narkoz yapılamıyor, ağrı kesici sağlanamıyor. Okullar, hastaneler, camiler, kiliseler, parklar güvenli alanlar değil. Tarihi eserler yıkıldı. Camiler ve kiliseler hedef alındı. Yaşayan hafızalar, sanatçılar, düşünürler tek tek hedef alındı ve katledildi. Bölgeden haber aktarmaya çalışan her gazeteci öldürüldü ve sayı 118’e yükseldi. Okullar, üniversite binaları yerle bir...