Türkiye’de genel olarak solcuların, Kemalistlerin, ulusalcıların, PKK sempatizanlarının, Fetullahçıların ve onların türevlerinin İslam’dan ve Müslümanlardan nefret etmek gibi bir ortak noktaları var. Dünyanın neresinde bir Müslüman ile gayrimüslim karşı karşıya gelse, mahiyetine hiç bakmadan ve tereddüt etmeden Müslümanın karşısındakini tutuyor ve destekliyorlar. Bu otomatik tavır İsrail-Filistin çatışmasında da aşırı dinci, yobaz, Siyonist İsrail’in yanında saf tutmak olarak tecelli ediyor. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana hız verdiği soykırımı meşrulaştırmak için bu kesimde yoğun bir gayret var. Gayret göstermeyenler de susarak soykırımı onaylıyorlar.
Bir de “grev kırıcılar” gibi “boykot kırıcılar” var: Boykotu küçümseyerek, “bir işe yaramayacağını” söyleyerek, dalga geçerek, hatta doğrudan boykot edilen markaları kullanıp bunları yayarak İsrail’e destek çıkıyorlar.
Son günlerde bir de “siz kahveyi, hamburgeri, deterjanı boykot ederken içinizden bazıları İsrail’le ticaret yaparak milyon dolarlar kazanıyor” korosu çıktı sahneye…
Eee? Yani? Bırakalım mı boykotu? “Yenildik” mi diyelim? Size mi karışalım? Delirten yağmur suyundan biz de mi içelim? Ne demek...