Enflasyon işte tam böyle bir şeydir: Pazarda fiyatlar sürekli artarken ve belirsizleşirken toplumun morali bozulur, havayı karamsarlık kaplar, değerler tel tel çözülmeye başlar. Üretici ve satıcının ahlakı bozulur, fiyatlarla keyfice oynamaya başlarlar. Yoksulluk artar, hırsızlık, dolandırıcılık çoğalır. Gerilim ve şiddet yaygınlaşır. Normal zamanlarda dikkat çekmeyen, görülmeyen, hoşgörüyle üzerinde durulmayan hatalar, kusurlar büyür, kocaman olur.
Böyle zamanlar toplumu operasyona da açık hale getirir. Bire bin katanlar, iftiracılar, yalancılar, düzenbazlar, teröristler, anarşistler, çıkarcılar, rantçılar, fitneciler ve daha nicesi saldırıya geçer, kaosu körükler, önce toplumun öfkesini, ardından ülkenin istikametini değiştirip yönlendirme fırsatını değerlendirmek isterler. Kurumların itibarı zedelenir, en güvenilir kurumlar tartışma konusu olur, iktidar yıprandıkça yıpranır.
Sadece Dilan-Engin Polat davası bile enflasyonist ortamda toplum tepkisinin nasıl tezahür ettiğini ve yönlendirildiğini göstermek açısından iyi bir örnektir: Masumiyet karinesi, tutuksuz yargılanma esası, dosya içeriği rafa kalkar, söylentiler ortama egemen olur, öfkeli linç kültürü, hukukun...