Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki Osmanlı bakiyesi topraklar üzerinde yeni devletler kuruldu. Batılı galip devletler enerji ve ticaret güvenliğini tesis etmek, ayrıca kendi toprak-larındaki Yahudilerden kurtulmak için kuracakları İsrail’in güvenliğini sağlamak istiyorlardı. Bunun için de yeni kurulan her devletin tam kontrol altında olması gerekiyordu. Bölgede diktatörleri desteklediler. Zaman zaman işler rayından çıkınca darbeyle, savaşla, iç çatışmayla, isyanla, suikastle ya da iplerini ellerinde tuttukları terör örgütlerini kullanarak kontrolü yeniden ele aldılar. Örneğin Saddam ya da Kaddafi üzerinde kontrolü kaybedince “demokrasi getirmek” bahanesiyle devirdiler. Örneğin Kral Faysal Batı’ya akan petrol vanalarını kapatınca suikastla katlettiler. Örneğin Muhammed Mursi seçimle iş başına gelince darbeyle indirdiler, idamını izlediler.
“Müslüman Kardeşler” örgütü, bu ülkelerin halklarının sesi, itirazı, isyanı olarak 1928’de Hasan El Benna ve arkadaşları tarafından kuruldu. Hak, adalet ve bağımsızlık çağrıları bu geniş coğrafyada güçlü yankı buldu. Müslüman Kardeşler, tartışmasız biçimde, Batı çıkarlarını ve Batı’nın iplerini tuttuğu...