1995 yılı başlarında Bosna-Hersek’te Hırvatlar savaştan çekilmiş, Bosna Ordusu, Sırplara karşı üstünlük elde etmeye başlamıştı. Müslüman Boşnak ordusunun özellikle kuzeyde kazandığı zaferler Sırplar ve Ruslar kadar Batı’yı da tedirgin etmiş, bir ateşkes imzalanması için Merhum Aliya İzzetbegoviç üzerindeki baskılar artmıştı. Artık ufukta bir ateşkes ve barış antlaşması görünüyordu. İşte Srebrenica katliamı tam bu anda geldi.
Srebrenica ve Gorazde, Bosna Sırplarının Belgrad’la irtibatını sağlayan önemli şehirlerdi. Hatta o günlerde bir Fransız general Srebrenica ve Gorazde’yi “barışın önündeki en büyük engel” olarak tanımlıyordu. Ateşkes ve barış görüşmeleri için masaya oturulmadan önce, Srebrenica ve Gorazde mutlaka Sırpların eline geçmeliydi. İşin acı tarafı, Srebrenica BM tarafından “Güvenli Bölge” olarak ilan edilmiş, küçücük şehrin nüfusu sığınmacılar nedeniyle 10 binden 60 bine yükselmişti.
11 Temmuz 1995’te Mladiç komutasındaki Sırp vahşileri Srebrenica’ya saldırdılar. BM’nin ve Hollanda askerlerinin gözü önünde, “Güvenli Bölge” Srebrenica’da birkaç gün içinde 12 bin insan katledildi ve toplu mezarlara gömüldü. Srebrenica Müslümanlardan “temizlendi”. Dayton Barış Antlaşması da bu katliamın ardından geldi. Tarihin hiç unutmayacağı Srebrenica katliamının ardından silahlar sustu.
İdlib’deki manzara Srebrenica’ya benziyor; inşallah İdlib’in akıbeti Srebrenica gibi olmaz.
İdlib, tıpkı Srebrenica gibi stratejik öneme sahip bir şehir. Yine İdlib, Srebrenica gibi, Suriye İç Savaşı boyunca nüfusu ikiye katlanmış, mültecilerle dolup taşmış bir şehir.
Esed, artık masaya oturmadan önce, İdlib’i de işgal etmek istiyor.