Moğolistan’da Başbakan Sayın Binali Yıldırım’ın resmi temaslarının ardından Başkent Ulanbatur’da helikoptere bindik ve doğuya 1,5 saatlik yolculuk yaptık. Neredeyse hiç ağacın olmadığı kurak toprakların, çöllerin, donmuş nehirlerin üzerinden geçerek, Orhon Vadisi’nde, bir dönem Moğol İmparatorluğu’na da başkentlik etmiş Karakurum şehrindeki havaalanına ulaştık. Havaalanı dediysek, bir toprak pist ve bir barakadan ibaret. Bindiğimiz arazi araçları karlı ve yol olmayan bir arazide ilerlemeye başladı. Hemen üzerimizde onlarca kartal uçuşuyordu. Sonra birden asfalt bir yola çıktık. Moğolistan standartlarının çok üzerinde, vadi boyunca uzayan bir yol. Yolun hemen başında Türkçe bir tabela vardı: Bilge Kağan Yolu… Tabelanın solunda Moğolistan bayrağı, sağında Türk bayrağı, tam ortada da TİKA’nın amblemi vardı.
Çölün üzerinde 46 kilometre ilerledikten sonra ıssız bucaksız bir noktada büyük, modern bir binaya ulaştık. “Orhun Kitabeleri” adı verilen, Bilge Kağan ve Kültigin yazıtlarının olduğu taşlar burada sergileniyordu. “Ey Türk Budunu” diye başlayan, “titre ve kendine gel” gibi öğütler veren Türklere ait en eski Türkçe kitabeler burada koruma altına alınmıştı.
Ecdadın 14 yüzyıl öncesine ait izlerini görmek elbette heyecan vericiydi; ancak bu izlere, bu zor şartlara rağmen sahip çıkılmış olması daha da heyecan vericiydi. Moğolistan’da, çölün ortasında, sadece tarihle değil, eli kolu buralara kadar uzanan büyük bir devletle, Türkiye Cumhuriyeti’yle bir kez daha karşılaşmıştık. Gururlandık.
TİKA’dan da sorumlu olan Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Moğolistan’daki operasyonlarının sadece Türk izlerini bulmak ve yaşatmaktan ibaret olmadığını anlattı. “Moğolistan’da kışın toprak donuyor ve karla kaplanıyor. Hayvanlar ot bulmak için buzu karıştırırken ağızlarını kesiyorlar ve haftalarca beslenemiyorlar. Geçen yıl bu yüzden Moğolistan’da 1 milyon hayvan telef oldu. Şimdi TİKA projesiyle Moğolistan’a 12 ay yem temin edecek bir proje üzerinde çalışıyoruz” dedi Hakan Çavuşoğlu.
TİKA Moğolistan’da sadece tarım ve hayvancılığa odaklanmıyor, insana da dokunuyor. Eğitim, sağlık, kültür alanında önemli projeler tek tek tamamlanıyor. Hakan Çavuşoğlu anlatmaya devam ediyor: “Kışın Moğolistan’da araçların motorları dahi donuyor. Arazideki hamile bir kadının hastaneye ulaşması mümkün değil. Araç yok, yol yok, kar geçit vermiyor. TİKA olarak hamile kadınlar için misafirhane inşa ettik. Doğum öncesi misafirhanede ağırlanan Moğol kadınlar, sadece bir tünelle hastaneye geçiyor ve doğumlarını sağlıklı bir ortamda gerçekleştiriyorlar…”
TİKA’nın operasyonları Moğolistan’la da sınırlı değil. Liste uzun. TİKA örneğin Nijer’de öğrenci yurdu, Kolombiya, Makedonya, Romanya, Suriye (Cerablus), Şili’de okul inşa ediyor. Bosna’da kütüphane, Irak’ta anaokulu, Pakistan, Sudan’da atölye yapıyor. Bangladeş, Sırbistan, Moldova’da hastaneleri onarıyor. Afrika’da, Filipinler’de sağlık taramaları yapıyor. Kamboçya’dan Özbekistan’a, Amerikan Kızılderililerinden Duka Türklerine, Somali’den Gazze’ye, Mali’den Tacikistan’a kadar dünyanın hemen her yerine TİKA el uzatıyor. Cezayir’de Keçiova Camii’ni restore ediyor, Etiyopya’da Necaşi Türbesi’ni bulup onarıyor, Ekvador’da park, Cibuti’de kanalizasyon, Gazze’de 320 konut yapıyor. Ahıska Türklerine, Bosna savaş mağdurlarına, Guatemala çiftçilerine, Botsvana balıkçılarına, Myanmar’ın, Bangladeş’in mazlumlarına, Haiti’nin deprem, Kosta Rika’nın sel mağdurlarına TİKA elini uzatıyor.