Aydın Ünal Yeni Şafak Gazetesi

Jin, jiyan, feryat, figan

Bir önceki yazımda “PKK’nın Kadınları: Jin, Jiyan, Tecavüz” başlığı altında, HDP Milletvekili Pervin Buldan’ın kayınbiraderi Nejdet Buldan’ın kitabındaki tanıklıklara dayanarak, PKK...

05 Şubat 2018 | 395 okunma

Bir önceki yazımda “PKK’nın Kadınları: Jin, Jiyan, Tecavüz” başlığı altında, HDP Milletvekili Pervin Buldan’ın kayınbiraderi Nejdet Buldan’ın kitabındaki tanıklıklara dayanarak, PKK içindeki tecavüzleri, Öcalan’ın Şam’daki “yoğunlaştırma evlerinde” kadınları nasıl “özgürleştirdiğini ve geliştirdiğini”, PKK üst yönetiminin nasıl zevk ve safa içinde olduğunu, 13 yaşındaki kızların nasıl dağa kaçırıldığını, hamile kadınların infazını, HDP’nin özellikle kadın milletvekillerinin bu duruma nasıl sessiz ve tepkisiz kaldıklarını yazmıştım.

PKK, PYD ve HDP’nin ortak sloganı olan “Jin, Jiyan, Azadi” yani “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sloganının nasıl “Jin, Jiyan, Tecavüze” dönüştüğünü; Batı ve bir kısım Türkiye medyasının da ısrarla bu tecavüzleri görmezden gelip, PKK’lı kadın terörist görüntüleri üzerinden nasıl terör propagandası yaptığını o yazıda ifade etmiştim.

Perşembe günü TBMM Genel Kurulu’nda (maalesef orada olmadığım bir anda) HDP Milletvekilleri Pervin Buldan ve Ahmet Yıldırım yazımı gündeme getirerek, elbette yazının tek bir cümlesini bile alıntılayamadan, soğukkanlılıklarını yitirmiş, gözleri dönmüş, feryat figan şekilde tepki gösterdiler. PKK içindeki çirkinlikleri perdelemek HDP’nin tabii vazifesi; ancak, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de HDP’nin kuyruğuna takılarak PKK içindeki tecavüzleri, iğrençlikleri alıntılar yoluyla aktaran yazıma tepki koydu. AK Parti Grup Başkanvekili Naci Bostancı, bu haksız ve orantısız tepkilere gereken cevabı verdi.

PKK içindeki çirkinlikler elbette ilk defa yazılmıyor. Ancak HDP’nin, çok bilinen bu meselelerin dile getirilmesine bugün böyle feryat figan tepki koymasının üzerinde biraz durmak gerekiyor.

1984’teki ilk terör eylemlerinden sonra devlet PKK’ya karşı bir propaganda dili geliştirdi. Bu dil, son derece kaba, akıldan, incelikten ve stratejiden uzak bir “psikolojik harekât” diliydi. 1980’lerin TRT’sinde program yapan Ertürk Yöndem’in dili, devlet dilinin ekranda vücut bulan haliydi. Ertürk Yöndem, her hafta, istediği standart cevabı alamazsa karşısındaki dövecek, hapsedecekmiş gibi bir üslupla sorular soruyordu. 12 Eylül’ün Kürt, Kürtçe, Kürt meselesini inkâr eden dili Ertürk Yöndem ile propaganda diline dönüşüyordu. Üstelik bu propaganda, hiç ihtiyaç olmadığı halde sadece Türklere yapılıyordu.

80 ve 90’lı yıllardaki bu propaganda dili PKK’nın daha da büyümesine, daha çok Kürt’ün PKK’ya sempati duymasına yol açtı.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Kılıçlı siyaset” 25 Kasım 2024 | 173 Okunma Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın 22 Kasım 2024 | 1.046 Okunma Öcalan çıkmayacak, Cumhur’da sorun yok 18 Kasım 2024 | 518 Okunma Zemin kayıyor, farkında mıyız? 15 Kasım 2024 | 2.828 Okunma Mansur Yavaş için yol ayrımı 11 Kasım 2024 | 992 Okunma