Kara propagandanın kitleler üzerindeki ikna kabiliyeti geçicidir; gerçekler er ya da geç ortaya çıkar, yalancının mumu yatsıya kadar yanar ve iyiler her zaman kazanır.
Amerika’nın keşfiyle birlikte Avrupalılar yağma için kıtaya üşüştüler ve güneyde Patagonya’dan kuzeyde Kanada’ya, Alaska’ya kadar kıtanın tamamında yerlilere soykırım uyguladılar. 1492’den 1900’lü yılların başına kadar sadece bugünkü Amerika Birleşik Devletleri topraklarında milyonlarca Kızılderili toplu halde yok edildi.
Amerikan propaganda makinesi Hollywood Kızılderili soykırımını meşrulaştırmak için yüzlerce film yaptı. Televizyon aracılığıyla evlerimize ya da sinema perdelerine kadar ulaşan filmlerde Kızılderililer vahşi, kafa derisi yüzen, uzlaşılmaz, konuşulmaz ve “medenileştirilemez” varlıklar olarak gösterildiler. Sinemanın yanında çocukluğumuzda yüzlercesini okuduğumuz Zagor, Tommiks, Texas gibi çizgi romanlarda da Kızılderililer korkunç, ürkütücü, kötü insanlar olarak resmedildiler.
Bütün bu propagandaya, harcanan milyar dolarlara rağmen bugün tüm dünya Kızılderililere büyük sempati duyuyor. Kızılderililer kıyafetleriyle, müzikleriyle, danslarıyla ilgi topluyorlar. Mazlum bir ulus...