Türkiye’de, seçim yenilgisi sonrası istifa etme, esaslı özeleştiri yapma, kendisini ya da partisini sağlam bir muhasebeye çekme kültürü yok. Ancak bu sefer durum epeyce farklı.
Millet İttifakı seçimlere mümkün olan en geniş muhalif tabanla girdi. CHP ve İyi Parti’nin ortaklığına, Saadet, Deva, Gelecek gibi AK Parti tabanından oy koparabileceklerine inandıkları partileri de eklediler. HDP/PKK’nın desteğini aldılar. FETÖ, gerek Türkiye içindeki tabanı, gerek yurt dışı merkezli lojistiğiyle muhalefete tam destek verdi. Bunlara ek, tamamen keyfi olarak, değişim isteyen özellikle genç bir kesim de arkalarındaydı.
Rüzgârın Millet İttifakı’nın arkasından estiğini de kabul edelim. Yüksek enflasyon ve deprem iktidarın aleyhineydi. 21 yıllık kesintisiz iktidar kaçınılmaz olarak yıpratmış, değişim talepleri güç kazanmıştı.
Açıkçası, Millet İttifakı, yüzde 100 kazanabileceği bir seçimi hem ilk turda hem de net olarak görülüyor ki ikinci turda kaybetti. Kendi tabanlarındaki çok büyük motivasyonu heba ettiler. Kendilerine umut bağlayanları hayal kırıklığına, moral çöküntüye sevk ettiler.
Böyle bir hezimetin, muhalefet partileri nezdinde, hiçbir şey yokmuş gibi, türlü...