Müslümanlığımın ve Türklüğümün gereği olarak, ömrüm yettikçe, bir hakikati ısrarla savunmaya, bir tehlikeye ısrarla dikkat çekmeye devam edeceğim.
Hakikat şu ki: Türk, Kürt ve Arap, bu zorlu coğrafyada ittifak yaptıkları müddetçe var kalabilir, kimliklerini, benliklerini ancak ittifakla muhafaza edebilirler.
Tehlike de şu ki: Türk, Kürt ve Arap’ın ittifakının ne büyük bir güç olduğunu bilen ve yaşayan Batı, “böl-parçala-yut” taktiğiyle ittifakı parçalamak, tarafları birbirine düşman etmek için, içimizdeki hainleri ve cahilleri de kullanarak, 100 küsur yıldır artan bir ivmeyle aramıza fitne ve nifak sokmaya çalışıyor.
Lawrence ve benzeri ajanlar bazı Arap kabilelerini kandırarak Osmanlı’ya isyan ettirdiler ve aramıza fitne soktular. İçimizdeki bazı ajanlar da “Araplar bizi sırtımızdan hançerledi” yalanını tekrar tekrar söyleyerek duygusal bir kopuş için çabaladılar.
PKK’nın hep şiddet eylemlerine odaklandık. Oysa vitrinde tedhişi kullanırken, geri planda, özellikle de Kürt gençlerinin sekülerleşmesine, Kürtler arasında ırkçılık fitnesinin oluşmasına ve tutunmasına hizmet ettiler; bunda da epey başarılı oldular.
Son yıllarda sayıları ve cüretleri...