Şule öğretmenin videolarına sosyal medyada rastladım. Görüntüler epeyce izlenmiş, çokça yorum almış, ulusal kanallarda haberi yapılmış, hatta 23 Nisan’da Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin öğretmenimizi Ankara’da misafir etmiş.
Videolardan anladığımız kadarıyla Şule Hanım Kayseri’nin Kocasinan ilçesinde bir okulda sınıf öğretmeni. Onu meşhur eden ise, sabahları sahneye çıkıp müzik eşliğinde dans etmesi, çocukları coşturması, onları da dansa dahil ederek ders öncesinde spor yaptırması. Facebook’taki 3-5 “yobazın” eleştirileri dışında hemen her mecrada yoğun beğeni almış ve olumlu yorumlara mazhar olmuş. “Keşke benim öğretmenim olsaydınız” diyen de var, “işte Atatürkçü öğretmen! Atatürk’ün nesilleri bu öğretmenlerin elinde şekillenecek” diyen de var, “medeni, modern, çağdaş, laik, batılı, bilim sevdalısı gençlerin böyle yetişeceğini” savunan da var, Şule Hoca’nın 6-11 yaş arası öğrencilerini “çok şanslı” bulan da var, “bütün öğretmenler böyle olsa” temennisini dile getiren de var.
İlk bakışta her şey çok şirin, eğlenceli, kıpır kıpır, pozitif… İzleyen hemen herkes de aynı olumlu duyguları hissediyor.
Kanadalı eğitimci ve iletişim teorisyeni Marshall McLuhan...