Kırk sayısı, hayatımızda önemli bir yere sahiptir. Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır. Evli çiftlerin, kırk yıl bir yastığa baş koyması istenir. Bir şeyin kırk kere söylenmesi halinde, gerçekleşeceğine inanılır.
Şimdi bunlara bir de Birleşmiş Milletler Savaş Suçları Mahkemesi-ICYT’nin, Bosna kasabı Radovan Karaciç’e verdiği 40 yıl hapis kararı eklendi. Ne var ki, bu kırkı hiç sevmedik. Kararın adil ve tatmin edici olduğuna inanmıyoruz.
Her şeyden önce, yirmi yıl sonra gelen “adalet”, adalet değildir. Şair ne güzel söylemiş: “Devlete baş bulmak gecikebilir / Adalet gecikmez, tez verilmeli.”
Madem söz şair ve şiirden açıldı, devam edelim. Karaciç, keşke yeteneksiz bir şair olmakla yetinebilseydi. Fakat o “yetenekli bir katil” olmayı tercih etti. Şiirlerini yazdığı kaleme mürekkep değil, kan ve gözyaşı doldurdu.