Batı dünyasının yüz sene önce topraklarımızı paylaşmak için ortaya attığı ‘şark sorunu’ dosyası, Osmanlı vilayetleriyle ilgiliydi: Halep, Şam, Basra, Bağdat, Musul ve Kudüs-ü Şerif.
Birileri bugün, benzer senaryoları konuşuyor, hazırlıyor. Görünen o ki, tekrar etmesi arzu edilen bir şeyler var. Bu sefer ‘doğu sorunu’ diyorlar. Söz konusu olan Türkiye’nin güzide şehirleri, kıymetli beldeleridir. Allah muhafaza.
İktidara gelen her parti, kendi yöntemleriyle bu sorunu çözmeye çalıştı. Askeri harekâtlar, ekonomik kalkınma, yatırımlarda öncelik, vergi affı, ilave sosyal haklar vesaire. Ancak bütün bunlar yeterli gelmedi, gelmiyor. Onca uğraşa rağmen, sıkıntılar giderilemiyor. Yeterli olsaydı, İspanya’nın en varlıklı insanları olan Basklar, ayrılık talep etmezdi.
O halde, eksik olan, başka bir şey var.
Oturup, bekleyemeyiz. ‘Şark sorunu’ denilen dosyayı, başkaları kapatmadan, bizim kapatmamız lazım. Milletçe, hep birlikte. İstikbal ve istiklalimiz için bu şarttır.
Türkler ve Kürtler, bin yıllık yol arkadaşlarıdır. Kader birliği yapmışlardır. Birbirlerine ahretliktirler. Sadece bu dünyada değil, ahirette de...