İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcı, Milletler Meclisi’nin bitişi oldu. Savaş devam ederken, cevabı en çok aranan, soru şuydu: Savaş bitiminde ne olacak?
Bu sorunun cevabı ABD, SSCB, Birleşik Krallık, Fransa ve Çin’den geldi. Kurguladıkları dünya düzenini meşrulaştırmak için Birleşmiş Milletler’i kurdular. Kuruluş beyannamesinin önsözü, oldukça iddialı bir cümle ile başlıyor: “Birleşmiş Milletler halkaları olan bizler karar verdik.”
BM beyannamesine göre, egemen devletler eşittir. Ancak BM’nin barış ve güvenliği sağlanması ile ilgili icra mekanizmalarında, kararlar bu ilkenin tam tersi şekilde alınıyor. Zira imtiyazlı beş büyük devlet, veto yetkisine sahipler.
BM Genel Kurulu, temsil açısından, çok daha katılımcı bir görüntü sergiliyor. Ancak burada gündeme gelen fikirlerin birçoğu, icra kuruluna bile ulaşamıyor.
Örgütün temel vazifesi olan “uluslararası barış ve güvenliğin sağlanması” Güvenlik Konseyi’nin görevi. Ancak Güvenlik Konseyi’nde veto yetkisi bulunanlar, kuruluş beyannamesinde dile getirildiği gibi ‘dünya halkları’ değil, İkinci Dünya Savaşı’nın galipleridir.